Dünya Türk Kahvesi Gününde gelin Türk Kahvesini yakından inceleyelim

Türk kahvesi, 14. yüzyıl başlarında Güney Habeşistan'daki Kaffa Yöresi'nde keşfedilmiştir. 1517 yılında Yemen'de vali olarak görev yapan Özdemir Paşa, denediği ve çok beğendi bu kahveyi, İstanbul'a getirmiştir. Şimdi her restoranda bulunan bu özel lezzet, ilk bulunduğunda kahve meyvesinin kaynatılmasıyla hazırlanıyormuş. Sonraları, kahve çekirdeklerinin kavrulup öğütülerek pişirilmesiyle yapılmaya başlanmış.

Ardından İstanbul'da pek çok kahvehane açılmış ve buralarda kahve eşliğinde kitaplar okunarak; satranç oynanarak, sohbetler edilerek; kahve tüm keyifli anlarla özdeşleştirilmiştir.

Avrupa, kahve ile Türkler sayesinde tanışmıştır. Türk kahvesi, ayrıca dünyadaki telve ile sunulan tek kahve çeşididir.

Kahvenin su ile ikram edilmesinin bir nedeni vardır. Rivayet edilene göre, bunun nedeni misafir ilk olarak kahveden içerse tok; suyu içerse aç olduğunu anlamak ve onun için sofra kurmakmış. Ancak kahvenin su ile ikramının asıl nedeni; eğer yemek yendiyse ağızdaki o tadı suyla dağıtmak ve kahvenin lezzetini tam anlamıyla alabilmek. Yani sandığımızın aksine, kahvenin yanındaki suyun sonra değil; önce içilmesi gerekiyor.

Türk kahvesinin sağlığa, tahmin edemeyeceğiniz kadar faydası vardır. Türk kahvesi, kandaki kolesterol seviyesini dengeler. Kullanılan ağrı kesicilerin etkisini yarı yarıya arttırarak ağrının daha çabuk geçmesine yardımcı olur. Kalp hastalıklarının birçoğunu önlemeye yardımcı olur; sindirim sistemi üzerinde de çok etkilidir. Özellikle bağırsak hareketlerinin düzeltilmesi için oldukça yararlıdır. Cilde temas ettiğinde(masaj vs. yoluyla) yumuşatır ve cilt problemlerine iyi gelir. İçeriğindeki antioksidan sayesinde kanser gibi ciddi hastalıkların önlenmesine büyük fayda sağlar. Dikkat arttıran ve zihin açan bir etkisi de vardır. Ayrıca baş ve kemik ağrılarına da iyi geldiği bilinmektedir.

Kahve yaparken en önemli püf noktası kullandığınız sudur. Su ne kadar soğuk olursa kahve o derece lezzetli ve köpüklü olacaktır.