Nihat Köse; Hayvancılıkta yaylaların önemi büyük

Hayvancılık sektöründe yayla ve meraların önemine dikkat çeken Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Yaylalar, hayvancılığın en büyük yem kaynağıdır. Daha verimli ve yüksek geliri yüksek bir üretim yapabilmek için meraya dayalı hayvancılık vazgeçilmezdir. Yaz mevsimin kavurucu sıcaklarında yetiştirdiğimiz hayvanların yaylalara ve oralardaki meralara götürülmesi çok önemlidir” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 30.06.2024 14:31
Haber Güncellenme Tarihi: 30.06.2024 14:31

Hayvancılık sektöründe yayla ve meraların önemine dikkat çeken Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Yaylalar, hayvancılığın en büyük yem kaynağıdır. Daha verimli ve yüksek geliri yüksek bir üretim yapabilmek için meraya dayalı hayvancılık vazgeçilmezdir. Yaz mevsimin kavurucu sıcaklarında yetiştirdiğimiz hayvanların yaylalara ve oralardaki meralara götürülmesi çok önemlidir” dedi.

İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre;Havaların ısınmasıyla birlikte kimi deniz turizmini tercih etse de, çoğu kişi ise serin havasıyla öne çıkan yaylaları tercih eder. Bununla birlikte hayvancılık sektörüyle uğraşanların da zengin bitkisi örtüsü ve su kaynaklarına sahip yaylaları tercih ediyor. Kimi Mayısa ayında, kimi Haziran, Temmuzun ortasına kadar havaların durumuna göre gidilir.

İlkbahar ve Yazın başlarında her türlü bakımını yaptıkları hayvanlarını yaylalara götüren üreticiler, sonbaharda havaların serinlemeye başlamasıyla yeniden memleketlerine dönüyor. Üreticilerin yaylalardaki serinliğin yanı sıra otun her türlüsünü bulmaları ve bunlarla beslenen hayvanların süt kalitesinin yüksek olması, elde edilen süt ve süt ürünlerinin de böylece kaliteli olmasından dolayı tercih edildiği belirtiliyor.

SICAKLIKLAR  SADECE BİZİ ETKİLEMİYOR

Yayların ve meraların hayvancılık sektörüne yaptığı katkı hakkında gazetemize konuşan Adana Veteriner Hekimleri Odası (VHO) Başkanı Nihat Köse, “Yaylalar sadece biz insanlar için değil, aynı zamanda hayvancılık sektörümüz için de çok önemlidir. Sıcaklar sadece bizi etkilemiyor, hayvanlarımızı da çok etkiler. Yüksek sıcaklıklar hem verimi düşürür, hem de hastalık daha fazla olur. Yaylalarda yetişen hayvanlarımızın eti, sütü ve diğer süt ürünleri daha kaliteli olur. Çünkü hayvanlarımız serin havada daha sağlıklı, daha rahat olur.” Dedi.

Yaylaların hayvancılık sektörü için büyük önem taşıdığına dikkat çeken Nihat Köse, şu açıklamalara yer verdi; “Hayvancılığa verilen önemin her geçen gün daha da arttığı, mevcut hayvan varlığının ise korunması gerektiği bir gerçek.. Sonuçta insan beslenmesinde önemli yer teşkil eden ve et, süt ve süt ürünleri gibi birçok ihtiyacın kaynağı hayvancıktır.

Tabi sadece beslenmede değil, bunun yanında hayvancılığa dayalı sanayi sektörüne ham madde sağlama yem sanayi, süt ve süt ürünleri sanayi, dericilik, veteriner ilaç ve hayvancılık ekipmanları vs. gibi birçok alanda da önemli olan hayvancılık sektörü, istihdam açısından da büyük önem taşıyor.

MERALAR OLMADAN HAYVANCILIK DÜŞÜNÜLEMEZ

Tüm bunlarla beraber hayvancılığı geliştirmek için meralar çok ama çok önemli çünkü meralar olmadan hayvancılık düşünülemez. Ülkemizin birçok bölgesinde mevcut meraların yok olduğunu söyleyebiliriz.

Ülkemizde yaylacılık faaliyetlerine başlama ve bitirme tarihleri bölgelere göre farklılık gösterir. Nisan-Temmuz yaylalara çıkılır, Ağustos-Ekim tarihleri arasındaki dönemlerde ise gelişler başlar. Yaylada kalma süresi ise yöreden yöreye değişir. Genellikle 90 ile 150 gün arasında değişmekle beraber, süre iklime, yem kaynaklarının durumuna, hayvan tür ve varlığına göre değişiklik gösterir.

Ülkemizde hayvancılık sektörüne baktığımızda, özellikle doğu ve güneydoğu, İç Anadolu ve daha birçok yer meralar için çok uygundur. Meralarımızın yeniden hayata geçirilmesi ile birlikte verilecek desteklemeler ile birlikte üreticilerimiz yeniden hayvancılığa yönelecektir.

MAYIS AYINDA GİDİŞ, EKİMDE DÖNÜŞ OLUR

Meraların en çok yer aldığı yerler genellikle yüksek kesimler, yaylalardır. Ülkemizde Mayıs ayında başlayan yayla göçü, Temmuzun yarısına kadar devam ediyor. Kırsal dağ köylerinde davar ve sığır sürüsü olan üreticilerimiz daha serin, daha yeşil olan yaylalara hayvanlarını götürerek, daha bol süt, yoğurt, yağ, peynir elde edebilmeye çalışmaktadır.

Çünkü yayla, dağların zirvelerinde, suyu bol yeşil alanları var. Yaylım otu bol, sineği kurdu az, serin ve soğuk su kaynaklarının bulunduğu yerlerdir. Bir bakıma hastalıklar da az olur. Hayvanlar serin yerlerde daha rahat, stressiz olur. Yaylalarda dağ-bayır dolarak otun her türlüsünü yiyerek beslenen hayvanların süt kalitesi yüksek olur. Ayrıca hayvanlarda kilogram oranında daha çok verim sağlanır.

Tüm bunlarla beraber yüksek maliyetler ile karşı karşıya kalan yetiştiricilerimiz, hayvanlarını yaylalarda otlatarak, hem yem maliyetinden kurtuluyor hem de et ve süt üretimini artırıyor. Yani bir bakıma maliyetlerde biraz nefes alıyor. O nedenle yaylalar, hayvan yetiştiriciliği için çok büyük önem taşımaktadır.

YAYLALARIMIZ EN BÜYÜK YEM KAYNAĞIDIR

Yaylalarımız, hayvancılığın en büyük yem kaynağı olmakla beraber, hayvancılıkta daha verimli, daha geliri yüksek bir üretim yapabilmek için meraya dayalı hayvancılık vazgeçilemezdir. Bu bir gerçek.. Onun için değerini bilmeli, meralarımızı korumalıyız.

KENELERE DİKKAT EDİLMELİ

Yayla sezonu dedik ama burada dikkat edilmesi gereken önemli bir konuya daha değinmekte fayda var. Son yıllarda bildiğiniz gibi ülkemizde her yaz dönemi artış gösteren ve kırsaldaki insanalrımızın korkulu rüyası haline gelen ölümcül Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı var.

Özellikle açık alanlarda ve arazide çalışanlar, hayvancılıkla uğraşanlar dikkatli olmalı.. Çünkü Hayvancılık ile uğraşanlar hayvanlarını yaylalara, meralara, otlaklara götürmeye başladı. Kırım Kongo Kanamalı Ateşini (KKKA), bulaştıran marjinal tür daha çok hayvanlarda bulunan değil, meralarda, otlaklarda bulunan kenelerdir.

ÖNLEMİNİZİ ALIN

O bakımdan vatandaşlarımız bu konuda alabileceği azami önlemleri almalı ve kendilerini korumalıdır. Bağ, bahçe, orman, kırsal alanda açık renkli ve kapalı kıyafetler giymeli, piknikte keneyi fark edebilmemiz için yere açık renkli örtü serilmelidir. Kırsal alandan ayrıldıktan sonra ise evimize döndüğümüzde kendimizi dikkatli bir şekilde kontrol etmeliyiz.

Unutmayın! Kene taşıyıcıdır ve taşıdığı hastalık bir virüs hastalığıdır. Kenenin çıplak deriye tutunmasıyla bulaşabilir. Çünkü Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), kenelerden insanlara bulaşabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığıdır.

KKKA, keneler tarafından taşınan Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirüs grubuna ait bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen hastalıktır.

SICAKLIKLAR ARTTIKÇA KENELER DE ARTAR

Kenelerin 22-28 derece sıcaklıkta en aktif hale gelir. Sıcaklıkların artmasıyla kene popülasyonu da artmaya başlar. Yağışlar, havadaki nem gibi faktörler kene popülasyonunun artmasına neden olan faktörler arasındadır. Vatandaşlarımız bu konuda alabileceği önlemleri almalı ve kendilerini korumalı.. Hastalığın yaygın olduğu alanlarda çiftlik hayvanlarının, kene kaynağı yabani hayvanlardan uzak tutulması gerekir.

YAYLA DÖNEMİ ÜRETİCİLERİMİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR SÜREÇ

Evet! Yayla dönemi hayvancılık sektörümüz için çok önemli bir süreçtir. Sonuçta son yıllarda etkisini bariz bir şekilde yaşadığımız küresel iklim değişikliğiyle birlikte yaz dönemleri daha sıcak geçmektedir. Anormal derecede sıcaklıkları yaşamaktayız.

Bu sıcaklıklardan özellikle kuzular, keçiler, oğlaklar, buzağılar, civcivler vb. yavru hayvanlar, gebe hayvanlar çok etkilenmektedir. Bizim yapmamız gereken mümkün olduğunca hayvanlarımızı serin yerlere götürmektir. Bunda da en önemli yerler yaylalarımızdır. Zaten sıcaklarda hayvanların yüksek, serin otlak veya meralarda beslenmesi daha doğrudur.”