Adana’nın narenciye üretiminde önemli rol üstlendiğine değinen İncefikir,” Dünya narenciye üretiminin yüzde 90’ı Türkiye’nin de aralarında bulunduğu Akdeniz Bölgesi’nde yetiştiriliyor. Türkiye, yıllık ortalama 5 milyon ton narenciye üretimi ile dünyada 7’inci ve Avrupa’da ise 2. sırada yer alırken, Adana ili 1.5 milyon tonluk narenciye rekoltesiyle ülkemizin önemli üreticisi konumunda bulunuyor.
ADANA 2023’TE ÜRETİMDE BİRİNCİ KENT OLDUİlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Bununla birlikte kentte mandalina ve portakalın yüzde 25’i, limonun yüzde 20’si, greyfurtun ise yüzde 75’i üretilirken Adana, 2023 yılında toplam 3 milyon 113 bin ton narenciye üretimiyle Türkiye üretiminin yüzde 40’ını karşılayarak birinci kent oldu.” Sözlerine yer verdi.
Narenciye üretiminin zorluklarına dikkat çeken Cahit İncefikir, “Narenciye üretimi kolay değil. Birçok sorunla karşı karşıya kalmakta.. Son yıllarda küresel iklim krizi ile birlikte Akdeniz Meyve Sineği nedeniyle üreticiler dönem dönem sıkıntılar yaşarken, son bir iki yıldır yeni bir zararlı türü olan Narenciye Psillidi çıktı. Üreticilerimiz kolay üretmiyor. Her türlü zorluklarla karşı karşıya kalıyor” diye konuştu.
Bu yıl narenciyede yaşanan sorunların rekoltede sıkıntıya neden olacağına dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, şu açıklamalara yer verdi;
“Adana, adeta narenciyede ülkemizin lokomotifi.. Adana’nın 2023 yılında toplam 3 milyon 113 bin ton narenciye üretimiyle Türkiye üretiminin yüzde 40’ını karşılayarak birinci kent olduğunu belirtmiştik.
Bu denli önemli bir olmasının yanında, birçok sorunla karşılaşan üreticilerimiz, yılmadan çalışmakta ve ülke ekonomisine katkı sunmaktadır. Başta gidi maliyetlerinin yüksekliği üreticilerimiz için büyük bir sorundur.
Yetmedi, iklimsel sorunlar ile uğraşmaktayız. Bu yıl çiçeklenme dönemi neredeyse geride kaldı ancak çok az çiçek olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni öncelikle geçtiğimiz sezon narenciyenin büyük bir bölümü dalında kaldı.
Neden? Çünkü öncelikle para etmedi, talep olmadı. Pazar bulunamadı. Ardından toplanması için işçi soruna yaşandı. Yani bahçelerde üretilen ve rekoltenin yüksek olduğu narenciye ürünlerinde tüccarlar ve çiftçiler, ürünlerini hasat edecek işçi bulamadı. Bu sadece Adana için değil Akdeniz Bölgesi’ndeki tüm narenciye üreticileri için yaşandı. Özellikle erkenci türler Pazar bulamadı.
Bir yıl çok, bir yıl az rekolte olur. Yani Periyodise dediğimiz bir yıl az, bir yıl olacak. Bu sorunlarla beraber ağaçlardaki meyveler toplanamayınca, büyük bir yük oldu, dinlenemedi. Dolayısıyla çiçeklerin döllenmesi gerçekleşmedi.
İşte meyvelerin toplanamaması yada geç toplanması, ağacın yapısal olarak çalışacağı dönemlerde döllenme yapması sıkıntı yarattı. O bakımdan özellikle erkenci türlerde bu yıl rekoltede düşüş bekliyoruz.
Bundan sonra ise önümüzde aşırı sıcakların olduğu Yaz Mevsimi var. Nasıl bir hava olacağını bilemiyoruz. Son yıllarda yaşanan iklim krizi nedeniyle havalardaki anormalliğin meydana getirdiği olumsuz sonuçları hepimiz yaşamaktayız.
Önümüzdeki süreçte oluşabilecek aşırı sıcaklar, poyrazlar vs. olumsuz hava koşulları, zaten az çiçeklenme yapan ürünlerde döküm yaratabilir. Yani mevcut görünen rekoltenin daha da düşmesi mümkün.
Örneğin geçtiğimiz yıl limon dalında kaldı. Ürün toplanmadığından dolayı ağaçlara ciddi bir yük verdi. Ürünü hasat edilemeyen ağaçlar bu yükün altındayken, Ocak ve Şubat aylarında hava sıcaklıkları eksi dereceleri görmüştü.
Ayrıca ürünler satılamadığından dolayı özellikle mayer ve enterdonat türü limonlarda Mart ayına geldiğimizde 10 gün arayla 2 kez ciddi zirai don meydana geldi ve konumuna göre eksi 3 ile eksi 6 gibi soğukları gördük. Bu ağaçlarda çok ciddi deformasyon, yaprak kuruması dal kuruması meydana getirdi.
Bir taraftan toplanmayan ürün ağaçlara yük oluştururken, diğer taraftan zirai don ciddi tahribata neden oldu. Kimi üreticilerimiz bahçelerini söktü ve başka ütüne yöneldi. Kimi ise ürünlerini toplatıp imha etti yani fazladan masraf çıktı ancak geliri olmadı.
Sonuçta tarım hava koşullarına bağlı bir alan ve ne olacağını önceden görmeniz mümkün değil. Binbir emekle, birçok masrafla hayatını, yıllarını, yaşamından feragat ederek ürünü yetiştiren üreticilerimiz, bu konuda desteklenmeli..
Çünkü ülkemiz ekonomisine katkı sağlayan, bilimsel yöntemlerle ürün yetiştiren üreticimize destek vermek zorundayız. Yoksa belirli bir süre sonra bunları yetiştiremeyecek. Onun için üretim ekonomisini, kamusal çıkarları, tasarrufları, planlı kalkınmayı hedefleyen anlayış bir an önce benimsenmeli, tarım sektörüne yönelik kısa, orta ve uzun vadeli tarımda yapısal sorunlarını gideren planlamalar acil olarak gündeme alınmalıdır.
Gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesi ülke gündemindeki yerini almalı, kendine yeter üretim için planlamalar yapılmalıdır.
Tarımsal üretimde önemli bir işgücü konumunda bulunan geçici, gezici olarak çalışan kadın ve erkek mevsimlik tarım işçilerinin karşılaştıkları sosyal güvenlik, emeklilik vb. sorunlar ile tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik kalıcı çözümler geliştirilmeli, şehirlerarası nakil ve barınma koşulları dahil üretim sezonu öncesi gerekli önlemler alınmalı, çalışma ve sosyal hayatları ivedilikle iyileştirilmelidir.
Çünkü narenciyede işçi sorunu yaşayan üreticiler için bu büyük önem taşımaktadır. Yetiştirilen ürünler toplanamadığında hem ürün bozulacak, hem üretici zarar edecektir. Yerli üretim ve üreticinin korunması gerekir. Bu da somut olarak girdi maliyetlerini düşürmek, destekleri yerinde ve zamanında vermekten geçer.
ÜRETİCİLER BAKIMLARI İYİ YAPMALIBurada üreticilerimize seslenmek istiyorum. Üreticilerimiz, bahçelerinin gerekli bakımlarını iyi yapmalı ve gerekli takviye bakımlarını yapmalıdır. Önümüz yaz ve sıcakların zamanı geldi. O bakımdan sulama işini zamanında vermelidir.”