Mehmet Akın Doğan; Vahşi sulamayı bırakıp, kapalı sulama sistemine geçmeliyiz

Tüm dünyanın kuraklıkla mücadelesine dikkat çeken ve tatlı suyun en çok kullanıldığı tarımda kapalı sistemin bu konuda etkisinin önemine değinen Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Suyun barajdan tarlalara, açık sistem ile gitmesi ile buharlaşma, iletimdeki kanaletlerdeki kaçaklar vs. gibi nedenler ile yüzde 50 gibi bir kayıp olmaktadır.. Yani suyun yarısı boşa gitmektedir. Arazilerimize kapalı, basınçlı sistemi ile su gelirse su kaybı yaşamayacağız. Bununla beraber vahşi sulama değil, kapalı/basınçlı sulama sistemine geçmek gerekir” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 07.08.2024 15:41
Haber Güncellenme Tarihi: 07.08.2024 15:41

Tüm dünyanın kuraklıkla mücadelesine dikkat çeken ve tatlı suyun en çok kullanıldığı tarımda kapalı sistemin bu konuda etkisinin önemine değinen Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Suyun barajdan tarlalara, açık sistem ile gitmesi ile buharlaşma, iletimdeki kanaletlerdeki kaçaklar vs. gibi nedenler ile yüzde 50 gibi bir kayıp olmaktadır.. Yani suyun yarısı boşa gitmektedir. Arazilerimize kapalı, basınçlı sistemi ile su gelirse su kaybı yaşamayacağız. Bununla beraber vahşi sulama değil, kapalı/basınçlı sulama sistemine geçmek gerekir” dedi.

İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Son yıllarda etkili olan küresel ısınma ile birlikte dengesiz geçen mevsimler, yağışların yetersizliği, kutuplardaki buzulların erimesi, artan nüfus, su kaynaklarının kıtlığı ve bilinçsizce kullanımı derken, tüm dünya tatlı su sıkıntısı ile karşı karşıya kalmış durumda..

Ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) tarafından hazırlanan raporda yaşanan bu duruma dikkat çekilirken, aşırı tüketim ve kirlilik nedeniyle su kıtlığının endemik hale geldiği ve küresel sıcaklık artışının da mevsimsel su kıtlığını artırdığına işaret ediyor.

Tüm Dünya küresel ısınmanın getirdiği sonuçların bariz bir şekilde yaşanmasına odaklanırken, ülkemizde de sorun pek farklı gözükmüyor. Özellikle 2021, 2023 ve 2024’te geride kalan 7 aylık süreçte yaşanan ciddi meteorolojik kuraklık, zamanında yeterli yağışların olmaması, zamansız yağan yağmurlar, fırtınalar, sel sonuçları ile karşı karşıya kalındı.

Yaşanan bu değişim beraberinde özellikle gıdada büyük önem taşıyan tarımda rekolte düşüşlerine ve ürün değişimine neden olurken, bazı tarım ürünlerinin ise neredeyse yetiştirilememesi gibi sorunları beraberinde getirdi.

Gazetemize son yıllarda yaşanan kuraklık ile birlikte suyun en çok kullanıldığı tarımda yapılacaklar hakkında konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, “Dünyada küresel iklim krizinin bariz bir şekilde hissedildiği, tatlı su kaynaklarının azaldığını artık herkes iyi biliyor. Ülkemizin tamamında tatlı su kıtlığı var. Biz su zengini bir ülke değil tam tersi, su fakiri bir ülkeyiz.

Şöyle baktığımızda Türkiye, tatlı su kaynaklarının yüzde 77’sini tarımda yüzde 13’ü üretimde ve enerjide, yüzde 10’u da içme suyu ve evsel atıklarda olarak kullanılmaktadır. Bu istatistiklere baktığımızda tarımda kullanılan su miktarı çok büyük bir oran..” Dedi.

Suyun bilinçli kullanımının önemine dikkat çeken Doğan, “Su tahsisinde en fazla payı olan tarım sektöründe acilen tarımdaki eski vahşi sulama tekniğini bırakıp kapalı, basınçlı sulama sitemine geçmelidir. Çünkü cazibeli kapalı basınçlı/kontrollü sulama sistemi yöntemleri su tasarrufu sağlar. Su ölçülü olarak üreticilere verilmeli, su iletim ve dağıtım sistemlerinde su kayıplarını en aza indiren önlemler ivedilikle uygulanmalıdır.

Devletimiz bu konuda hibe ve destekler vermektedir. Şu an pamuk, mısır, soya salma sulama tekniği ile sulanmaktadır. Suyun barajdan tarlalara, açık sistem ile gitmesi ile buharlaşma, teknelerdeki kaçaklar vs. gibi nedenler ile yüzde 50 gibi bir kayıp olmaktadır. Yani suyun yarısı boşa gitmektedir.

Unutmamak gerekir ki, sulama randımanı yaklaşık olarak yüzey sulamada yüzde 40, yağmurlamada yüzde 70 ve damla sulamada yüzde 90’dır. Sulama randımanını arttıran ve sulama suyu ihtiyacını azaltan sulama teknikleri ile sulu tarımda kullanılan suyun yarısı tasarruf edilebilmektedir.

Arazilerimize kapalı, basınçlı sistemi ile su gelirse su kaybı yaşamayacağız. Ayrıca kanallardan suyu elektrik ile taşıyan üreticilerimizin de bu konuda ayrı bir masraftan kurtarmış olacağız. Basınçlı sistem ile suyu alacaklarından fazladan elektrik masrafından kurtulmuş olacaklar. Ayrıca şuan bakıyorsunuz çoğu süreçte kanallarda sular yok. Bunun çaresi kapalı/basınçlı sulama sistemine geçmektir ve bunu da acilen yapmakta fayda var.

O bakımdan tarım alanlarında üretim planı yapılarak üretim deseni su varlığı da dikkate alınarak belirlenmeli, meteorolojik öngörüler dikkate alınarak yapılan uyarılara göre önlemler alınarak üretici korunmalı, ayrıca her türlü meteorolojik afetlerde üreticilerimiz yalnız bırakılmamalıdır.” Diye konuştu.

Üreticiler için önemli ürün olan ve hasadı gelen mısır hakkında da konuşan Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan şu açıklamalara yer verdi;

“Adana’da geçen yıl 865 bin dekar alanda mısır ekimi varken, bu yıl 649 bin dekar ekim oldu. Ekim alanı yüzde 25 düştü. Bununla beraber iklim değişikliğiyle beraber mısır genetik büyüklüğe erişemedi. Yeşil aksam küçük kaldı, tozlaşma yapamayan bazı mısırlarda koçanlar tam büyümediğinden ovamızda yüzde 20 ve hatta bazı yerlerde yüzde 30’a kadar verim kaybı var.

Çiftçimiz çok zor durumda..  Hükümetimiz tarafından bu yıl için çiftçimize ayrı bir destek verilmesini talep ediyoruz. Çiftçimizin finansmana erişimi çok zor.. Üretim için yüzde 60-65 gibi bir oranı krediden oluşuyor. Bu Ziraat Bankası’ndan aldığı sübvansiyon harici.. Sübvansiyonu kullanıyor, yetmediğinde özel bankaya başvuruyor.

Geçtiğimiz yıl mısıra 5 bin 700 TL’den 6 bin TL fiyat verildi yani yüzde 5 artırım oldu. Bu yıl aynı hataya düşmemeli.. Şuan serbest piyasada mısır fiyatı çok düşük.. Yurt dışından ülkemize çok mısır getirilmişti ancak getirilmemesi gerekir. Kendi çiftçimiz desteklenmeli..

Mısır fiyat çok düşük ve bu yıl bu düşük fiyatlardan alınırsa çiftçimiz para kazanamayacak. Ayrıca ofislerimizin fiyat açıklanmasını beklemeksizin öncesinde açılması ve ürünü alması gerekiyor. Fiyat düşük olursa çiftçimiz zarar edecek.

Geçtiğimiz yıla oranla bu yıl düşük ekimin olması da zarar etmesinden kaynaklandı ve bu yıl başka ürünlere yöneldi. Ayrıca yöneldiği diğer ürünlerde de kazanamadı. Durumu hiç iyi değil, bana gelecek yıl için ne ekelim dediklerinde, ben de ne ekeceklerini bilmiyorum.”