İnsan beslenmesinde büyük önem taşıyan kümes hayvancılığı sektörünün desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, “Türkiye, yumurta ve et üretiminde çok önemli bir noktada. Örneğin dünyada tavuk eti üretiminde 9, yumurtada ise 10. sırada olmamızın yanında beyaz et ihracatında da dünya beşincisiyiz. O bakımdan tavukçuluk sektörü devlet tarafından mutlaka ve yeterli şekilde desteklenmelidir. Aksi durumda özellikle artan girdi maliyetleri nedeniyle yerli firmalar kepenk kapatmakla karşı karşıya kalacaktır” dedi.
Tavuk eti üretiminin ihracatta da önemli olduğunu belirten İncefikir, “Kırmızı ete nazaran, kasaplık et tavukçuluğu, kısa üretim süresi, yemin ete dönüşme oranının yüksekliği ve kırmızı et ile kıyaslandığında tavuk etinin ucuz, yağ oranının düşük, sindirimi kolay, besin değeri açısından da iyi bir protein kaynağı olması nedeniyle hayvancılık sektöründe önemli bir yer tutuyor..
Ayrıca Türkiye kanatlı eti üretiminde dünyada sayılı ülkeler arasında yer alıyor. 2023 yılında Türkiye'den başta Irak, İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Kuveyt ve Katar gibi ülkeler olmak üzere yaklaşık 100'den fazla ülkeye 1 milyar dolardan fazla kanatlı eti ve yumurta ihracatı yapıldı.” diye konuştu.
Son yıllarda tavukçuluk sektöründe girdi maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle yaşanan sorunlara dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, bu bağlamda desteklemenin sektörü ayakta tutması için önemli olduğuna vurgu yaparak şua açıklamalara yer verdi;
“Yumurta ve tavuk eti hepimiz için çok önemli bir gıda.. Sağlıklı beslenmede büyük önem taşıyan başta yumurta, içeriğinde A, B5, B6, B9(folik asit), B12, D, E, K vitaminlerini yüksek oranda içeren yumurta fosfor, selenyum, kalsiyum, çinko minerallerinden de oldukça zengin bir gıda..
Ayrıca unutmamak lazım ki, tavukçuluk sektörünün ekonomiye katkısı yadsınamaz. Ekonomiye katma değer kazandırmasının yanında, yüz binlerce kişiye de istihdam sağlıyor. Türkiye kanatlı et ihracatında son 10 yılda önemli bir artış gösterdi.
Dünyada tavuk eti üretiminde 9, yumurtada ise 10. Sıradayız ve beyaz et ihracatında dünya beşincisiyiz. O bakımdan tavukçuluk sektörü devlet tarafından mutlaka ve yeterli şekilde desteklenmelidir. Aksi durumda özellikle artan girdi maliyetleri nedeniyle yerli firmalar kepenk kapatmakla karşı karşıya kalacaktır.
Zaten Türkiye’de kırmızı et, yüksek maliyet, ekonomik krizler gibi nedenlerle üretiminin azalması sonucu günlük hayvansal protein ihtiyacını karşılamada yetersiz kalırken, tavuk eti ve yumurtası ihtiyaç duyulan proteinin karşılanmasında önemli yer tutuyor.
Ancak özellikle kış dönemlerinde yumurta ve beyaz et fiyatlarında büyük artışlar görüyoruz. Çünkü olağandışı artan maliyetler yüzünden yumurta fiyatları da, et fiyatları da artıyor. Maddi anlamda yaşanan sıkıntı nedeniyle alım gücü sürekli düşen tüketiciler, daha fazla olumsuz etkileniyor.
O bakımdan hayvancılık sektörlerine büyük önem verilmelidir. Hayvancılıkta da en büyük girdi yemdir. Küresel ikim değişikliği vs. derken yaşanan kuraklık nedeniyle rekolte kaybı endişesiyle iç piyasada buğday ve arpa fiyatları ve artan döviz kurları her geçen gün yem fiyatlarını yükseltmektedir.
Ayrıca ülke olarak yem hammaddesinde ithalata bağımlı haldeyiz. Çünkü yaklaşık yüzde 50 gibi hammaddeyi ithal ediyoruz. Süt yemleri, besi yemleri, tavukçuluktaki etlik piliç ve yumurta yemlerinin imalatında en çok kullanılan ve en çok ithal edilen hammaddelerin son 5 yıldaki dövize bağlı olarak arttı.
Sonuçta hayvansal gıda üretim sektörü stratejik bir konudur. Devletin aktif olarak üretim kapasitesi planlaması, dış pazarlara açılma ve ürünlerin dış pazarlarda rekabet etmesi için aktif olarak yardım etmelidir.
Ürünlerin toptan ve perakende fiyatları arasında uçurum olmamasına dikkat edilmelidir. Bu nedenle minimum toptan fiyat uygulaması ya da destek alımları ile fiyat regülasyonu politikasının acilen oluşturulması gereklidir. Yoksa sektöre yatırım yapan yerli iş adamları ya iflas ederek ya ulusal olmayan firmalara tesislerini satarak sektörden çıkabilir. Bu durum yerli üreticimizin yararına değil, zararına olacaktır.
Kanatlı eti üretim maliyeti, yem fiyatlarının yüksek olması nedeniyle pahalıya mal olmaktadır. Yem hammaddesinin ana bileşeni olan soyanın nerdeyse tamamına yakını ithal edilmektedir. Yemde önemli ürün olan Soya üretiminin arttırılması ve işleme teknolojisinin de desteklenmesine yönelik tedbirler alınmalıdır.
Yem katkı maddelerinin büyük bir kısmı da ithal edilmektedir. Bu maddelerin ülke içerisinde üretimini teşvik edecek önlemler alınmalıdır. Sektörde enerji maliyetlerinin yüksekliği tavuk eti maliyetlerin artmasına neden olmaktadır. Bu da ihracatta rekabetçi konumda olmamızı zorlaştırmaktadır. İşletmeler enerji fiyatları konusunda desteklenmelidir.
Günümüzde yem fiyatlarının arttığı, bunun karşısında tavuk fiyatlarının ise aynı oranda artmadığı görüyoruz. Bu durumda tavuk firmaları maliyetlerinin altında satış yapmak durumunda kaldılar. Bu bir firma için sürdürülebilir değil.. Ülke olarak yeterince tavuk üretemezsek ileride tüketecek sağlıklı tavuk da bulamayabiliriz.
Yapılması gereken; öncelikle planlı, sürdürülebilir fiyat istikrarının sağlanması, market ve perakende kar marjı yüzde 5-10 aralığında tutulmalı, üreticiye ödeme en geç 10 günde yapılmalıdır. Tavukçuluk sektörü devlet tarafından mutlaka ve yeterli şekilde desteklenmelidir.
Genç nüfusuyla büyük bir potansiyele sahip bir ülkeyiz ve bu potansiyeli iyi kullanmamız ve gerekli alt yapıyı hazırlayıp projeler üreterek hayvancılığı geliştirmeliyiz. Özellikle doğu ve güneydoğu, İç Anadolu ve daha birçok yer meralar için çok uygun olmakla buraları da iyi değerlendirmek gerekir.