Adana’da şalvarın kullanımı, 1833 yılında Mısırlı İbrahim Paşa’nın Çukurova’yı istila etmesiyle yaygınlaşmaya başladı. Mısırlı tarım işçilerinin bölgeye yerleşmeleriyle birlikte, şalvar hem kadınlar hem de erkekler tarafından tercih edilen bir giysi haline geldi. Siyah rengi, genişliği ve rahatlığıyla dikkat çeken Adana şalvarı, o dönemde bir kültürel miras olarak halk arasında benimsendi. Adana'nın tarihi Büyüksaat çevresinde, şalvar üretimi yapan terzilerden biri olan Abdullah Subakan, Türkiye genelinde azalan şalvar üretiminin Adana’da halen yaşatıldığını belirtti. Subakan, diktiği şalvarları 100 TL civarında sattığını ve Adana şalvarını diğer bölgelerden ayıran en büyük özelliğin genişliği ve rahatlığı olduğunu vurguladı. Subakan, “Adanalılar rahat insanlardır, bu nedenle şalvar kentimizde çokça kullanılır ve Çukurova’da çekilen diziler sayesinde şöhreti dünyaya yayılmıştır” dedi.
“Müşterilerimiz, rahatlığı nedeniyle şalvarı tercih ediyorlar”Eskiden yalnızca köylerde giyilen şalvarın, günümüzde şehirlerde ve hatta yurt dışında da popüler hale geldiğini belirten Subakan, son yıllarda şalvara olan ilginin arttığını söyleyerek Subakan, “İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerin yanı sıra doğu illerine ve yurt dışına da şalvar gönderiyoruz. Avrupalı müşterilerimiz, rahatlığı nedeniyle şalvarı tercih ediyorlar. Kentimizde çekilen dizilere bile şalvar gönderdik” ifadelerini kullandı.
Şalvarın rahat bir kıyafet olarak geçmişten günümüze ilgiyi çekmeye devam ettiğini belirten Subakan şunları söyledi: “Pantolon ve pijama gibi kıyafetlerle kıyaslandığında en rahatı şalvardır. Şalvar, hem geçmişin izlerini taşıyan hem de modern çağda rahatlığıyla yeniden keşfedilen bir giysi olmaya devam ediyor.”