Adana’da hayvanseverler ve sivil toplum kuruluşlarından sokak hayvanları yasasına tepki

Adana’da hayvanseverler ile odalar, sendikalar ve siyasi partiler tarafından sokak hayvanlarına yönelik çıkacak yasa tasarısı nedeniyle basın açıklaması yaptı.

Haber Giriş Tarihi: 23.07.2024 15:07
Haber Güncellenme Tarihi: 23.07.2024 15:07

Adana’da hayvanseverler ile odalar, sendikalar ve siyasi partiler tarafından sokak hayvanlarına yönelik çıkacak yasa tasarısı nedeniyle basın açıklaması yaptı.

İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; Atatürk Parkı içerisinde toplanan ve ellerinde sokak hayvanlarının uyutulmasına karşı dövizler ve hayvan fotoğrafları taşıyan kitleden bazıları ise açıklamaya besledikleri evcil hayvanlarla katıldı. Açıklamaya CHP Adana Milletvekili Orhan Sümer ve Çukurova Belediye Başkanı Emrah Kozay’ın da katılarak destek verdi.

Burada hazırlanan basın metnini Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse okudu. Köse, 5199 sayılı yasada değişiklik yapılmaya çalışıldığını dile getirerek, “Daha önce çıkarılan 5199 sayılı kanunun sahipsiz hayvanların rahat yaşamını ve can güvenliğini tam anlamıyla sağlayamadığı sorunları çözmekte yetersiz kaldığı gerekçesiyle 5199 sayılı yasanın genel yaklaşımı olan ‘’Yaşatmak’’ ve buna bağlı tüm tanımlar çıkarılmış sınırları net bilimsel çerçeveye oturmayan kuduz şüpheli, saldırgan, anatomik yapısı bozulmuş gibi tümü itlafa ( yani öldürmeye) sözde gerekçe olabilecek bazı ifadeler getirilmiştir” dedi.

Yaşanan durumun birçok yönünün olduğuna dikkat çeken Köse, “Yine genel gerekçede, sorumlu kurumların görevlerini yapmadığı ve bu kurumlar denetlenmediği için popülasyonun arttığı ifade edilmiş, yeni yasaklar ve cezalar önerilmiş ancak denetime ilişkin yeni bir kural ya da yapıcı değişiklik getirilmemiştir. Devamında belediyelere bakımevi kurmak için 2028 yılına kadar süre verilmesi toplanacak hayvanlara ne olacağı sorusunu akla getirmektedir.  Bu durum bütün hayvanların itlaf edileceği algısını yaratmıştır.  Bilimsel açıdan; itlaf mı?  kısırlaştırma mı? Bütün tartışma bu iki olasılık üzerinden yapılmaktadır. Ancak biliyoruz ki olayın birçok yönü var. Dünyada sahipsiz hayvanların toplu itlafıyla hemen ve kesin sonuç alındığı bir örnek yoktur. Bilakis toplu öldürmelerde yiyecek varlığı nedeniyle yakın çevreden başka hayvanların gelmesi ile kısır döngüye dönüştüğü, bu nedenle öldürmenin bir azalma yöntemi olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Öldürmeyi seçen ülkelerin 50-60 yıl önce kısırlaştırma tekniklerinin gelişmediği, teknik imkanların ve Veteriner Hekimliği hizmetlerinin gelişmediği zamanlarda yaptığını görmekteyiz” şeklinde konuştu.

Taslağa gerekçe gösterilen kuduz açısından da Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü’nün kuduz kontrolü açısından da itlafa karşı çıktığını belirten Köse, “Kitlesel aşılamaların önemli olduğunu anlatmaktadır. Köpeklerin öldürülmesinin uzun vadede köpek yoğunluğunu azaltmadığı ve kuduz kontrolünü de sağlamadığı açıkça belirtilmiştir. Ayrıca da itlaf önce kolay yakalanabilir sakin hayvanlardan başlayacağı için ve yaban hayatına da bariyer oluşturan can dostlarımız katledildiğinde hem saldırgan olabilen insanlara alışık olmayan hayvanlarla hem de yaban hayatıyla temas artacağından sorun denilen şey daha da büyüyecektir. Ayrıca da yine kuduz açısından değerlendirirsek; Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre evcil hayvanlarında dahil olmak üzere kuduz riskli temas sayısı 2018-2022 yıllarında 267 bin iken 2023 yılına 437 bin olmuş ancak yılda ortalama 1- 2 insanda kuduz vakası görülmektedir. Bu verilere göre kuduz riski artıyor denilemez, bunun sorumlusu da sahipsiz hayvanlar denilemez”  diye konuştu.

Önerilen taslakta “Kısırlaştırmanın popülasyon üzerine etkisi” açısından verilen bilgiler güncel değildir. Dünya Sağlık Örgütü kısırlaştırma, aşılama ve yerinde yaşamayı önermektedir. Sahipsiz hayvanlar popülasyonunda kuduz kontrolünün en iyi yöntemi sürü bağışıklığı sağlamaktır demektedir.

Bilimsel çalışmalar kısırlaştırmanın popülasyon kontrolünün en iyi yöntem olduğunu kanıtlamıştır. Taslakta itlafın gerekçesi olarak hayvanların üreme, hızı kısırlaştırma zorunluluğu anlatılırken toplam sahipsiz hayvanların sayısı dikkate alınarak ve bir çift köpeğin 6 yılda 67 bin sayısına ulaşabileceği anlatılıyor. Bu açıklamalar yapılırken hayvanların tamamının dişi olmadığı dikkate alınmamıştır. Ayrıca da 67 bine ulaşan köpekten bahsedilirken bugün kısırlaştırırsak 67 bin hayvanı öldürmek zorunda kalmayacağımız görmezden gelmektedir” ifadelerini kullandı.

Nihat Köse sözlerini şöyle sürdürdü;

“Bu arada 2004 yılından bu yana 1403 belediyede sadece 322 adet hayvan bakım evi kurulduğu 1081 belediyenin neden bu bakımevini ve kısırlaştırma merkezleri kurmadığı sorgulanmamaktadır. Görevini yapmayan belediyelerin bedelini  hayvanlarımızın canıyla ödetmeye kalktığımızı unutmamalıyız. Belediyelerde başarılı bir kısırlaştırma yapılabilmesi için 12-13 bin Veteriner Hekimin ve yeterli yardımcı eleman bulması gerekirken bugün sadece 3.000 civarında Veteriner Hekim görev yapmakta bunların da bir kısmı başka işlerde çalıştırılmaktadır. Bu arada ötenazinin bilimsel tanımını da yapmak istiyoruz. Ötenazi ‘’Ölümle karşı karşıya kalınması halinde acının ve ağrının kalıcı olduğu veya hafifletilemediği durumlarda tıbbi gerekçeler ile izin alınarak uygulanan bir yöntemdir.’’

Dünya hayvan hakları kuruluşu sağlıklı hayvanlarda ötenazi yi zulüm olarak tanımlamaktadır. Veteriner tıbbında kanunun getirdiği bu yönteme itlaf denilmektedir. ‘’İtlaf’’ta Türk Dil Kurumu sözlüğünde öldürerek ortadan kaldırma anlamına gelmektedir. Yapılan kamuoyu araştırmalarında sokak hayvanlarını sorun olarak görenlerin oranı %80 iken itlaf edelim diyenlerin oranı %3 civarındadır.

 Ayrıca taslakta insana hiçbir saldırı kaydı bulunmayan kedilerin de hedefe konulmasının açıklaması yoktur. Kedilerin de yok edilmesi durumunda Paris örneğinde olduğu gibi kentlerimizi farelerin basacağını da unutmamalıyız.  Bu yasa çıkarsa tüm ülkemize ikinci bir ‘’hayırsızada’’ Vakası yaşatacak ve etkileri uzun yıllar geçmeyecektir.”

Köse, bu konuda çözüm önerilerinin olduğunu vurgulayarak, “En önemli sorun yapısaldır. Belediyelerin bu konudaki alt yapılarının 2028 yılını beklemeden barınak ve kısırlaştırma merkezlerini bir yıl içinde tamamlayarak ‘’Veteriner Halk Sağlığı Daire Başkanlığı ve Veteriner İşleri Müdürlüğü‘’ kurarak derhal yeterli Veteriner Hekim ile yardımcı personel istihdamını ve personellerinin eğitimini yapmalıdır. Belediyelerin arazi sorunları ekonomik sorunları gibi sorunları varsa TOKİ aracılığı ile arazi sağlanarak merkezi hükümet iş birliği ile ivedilikle sorunlar halledilmelidir. Perihan Koca'dan Hayvan Hakları İçin Kritik Açıklama: "Kanlı Yasa Geçirtmeye Çalışıyorlar!" Perihan Koca'dan Hayvan Hakları İçin Kritik Açıklama: "Kanlı Yasa Geçirtmeye Çalışıyorlar!" İhtiyaç duyulan bölgelerde veteriner fakülteleri ve serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma çalışmalarında destek alınmalıdır” dedi.

Köse, “Sahipli hayvanlar da dahil olmak üzere kontrolsüz üreme ve denetimsiz ticari satışlar yasaklanmalı, ağır yaptırımlar getirilmelidir. Ülkeye kaçak hayvan girişi engellenmelidir. Sokaktan sahiplenme özendirilmeli, hayvanların her yaşta kimliklendirilmesi ile ilgili olarak süreyi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirleyebileceği konusunda 5199 sayılı Kanuna madde eklenmelidir. Çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli vb. köpekler ve kediler sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca bakımevlerinde kalmalıdır. Sokağa terk edilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır. Önemli bir sokak hayvanı kaynağı olan kırsal yerleşim alanları (23 bine yakın köy ve belde) ile tarım işletmelerindeki hayvanlar kayıt altına alınmalı kısırlaştırma bu alanlardan başlamalıdır” şeklinde konuştu.

Hayvan üretimi ve satışının önüne geçilerek denetimlerin sıkça yapılmasının sağlanması gerektiğini anlatan Köse, “ Hayvan sahiplenme şartları yeniden düzenlenmeli, sahiplendirmenin özendirilmeli ve teşvik edilmeli,  bireysel sahiplenmenin yanı sıra ülkemizde bulunan çok sayıda şirketin ve kamu kurumlarının hayvanları sahiplenmesi sağlanmalıdır. Hayvan refahı fonu oluşturularak bütçenin sadece bu amaçla kullanılması sağlanmalıdır. Çözüm için başta meslek örgütleri olmak üzere sivil toplum örgütleri ve diğer gönüllülerden destek alınmalı, destekleri istismar eden kişi ve kurumlar denetlenmelidir. Yukarıdaki çözüm önerilerimiz ve bilimsel gerçeklikler göz önüne alınarak yasanın derhal geri çekilmesi hiçbir canlının yaşam hakkının elinden alınmasının vicdani ve ahlaki olarak kabul edilir tarafının olmadığını söylüyoruz” dedi.