Adana'nın Seyhan ilçesinde 28 Haziran 2024 tarihinde yaşanan korkunç olayda, Uzman Çavuş Gökhan Çelik, boşanma aşamasındaki eşi Hatice Çelik ve kayınbiraderi Murat Akdöker'i silahla vurdu. Hatice Çelik olayda hayatta kalırken, Murat Akdöker 21 günlük yaşam mücadelesini kaybetti. Bu cinayetlerin ardından anneanne Göksen Kanal, torunu Çınar'ın vasiliğini almak için hukuk mücadelesine başladı.
Ne olmuştu?Olay, Adana'nın Seyhan ilçesi Güneykuşak Bulvarı'nda 28 Haziran 2024 tarihinde meydana geldi. Uzman Çavuş Gökhan Çelik, araç içinde eşi Hatice Çelik ve kayınbiraderi Murat Akdöker ile tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Gökhan Çelik, beylik tabancasıyla kayınbiraderini ağır yaraladıktan sonra eşini öldürdü. Olay yerinden kaçan Çelik, daha sonra yaralı halde yakalanarak tutuklandı. 21 gün boyunca yoğun bakımda tedavi gören Murat Akdöker ise 19 Temmuz'da hayatını kaybetti.
Önce kaçtı, sonra yakalandı
Olay yerinden kaçan Gökhan Çelik, daha sonra yaralı halde yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki "Anlaşamıyorduk, çocuğumu göremedim. O konuları konuşmak ve çocuğumu görmek için Adana'ya geldim. Araç içerisinde panik halindeydim. Tartışma büyüdü" ifadesinin ardından Çelik, sevk edildiği nöbetçi mahkemece tutuklandı. 21 günlük yaşam savaşını kaybetti
21 gün yoğun bakımda yaşam savaşı veren Murat Akdöker ise 19 Temmuz'da hayatını kaybetti. Hatice Çelik'in, 14 Haziran günü Mardin'de eşiyle yaşadığı tartışma sırasında şiddet gördüğü için karakola başvurup, eşi hakkında 1 ay uzaklaştırma kararı aldığı ortaya çıktı.
Cinayetin ardından anne Göksen Kanal, kızı Hatice Çelik'ten geriye kalan torunu Çınar'ın bakımını üstlenirken, vasiliği almak için dava açtı. Ancak Gökhan Çelik'in ailesinin torununun vasiliği için mahkemeye başvurdu. Anneanne Kanal, "Bir kızımı toprağa verdiler, bir kızımı da yaşarken öldürdüler. Torunum hem annesiz hem babasız kaldı. Ben adalet istiyorum" dedi.
"Hiçbir Kadın Öldürülmesinin"Kanal, torununa doğduğundan beri kendisine baktığını ve ona sevgiyle ilgilendiğini belirterek, ''Ben vasilik davası açtım. Karşı taraf da vasilik davası açmış. Ben yavrumun yavrusunun bende kalmasını istiyorum. Çocuğa doğduğundan bu yana ben bakıyorum. Onu pedagoga götürüyorum ve sürekli ilgileniyorum. Onun iyi olması için elimden gelen her şeyi yapıyorum. Bir an önce davanın sonuçlanıp vasiliğin bende kalmasını istiyorum. Adalete güveniyorum. Bu olayda 2 anne evlatsız kaldı. Ben kızımı toprağa göndüm. Kızım eşini toprağa gömdü. Torunum hem annesiz hem babasız kaldı. Ben adalet istiyorum. Herkes sesimi duysun. Hiçbir kadın öldürülmesin. Karşı tarafın en ağır cezayı almasını istiyorum" ifadelerini kullandı
"Hatice'nin ölümünde İhmal Var"Ailenin avukatı Tuba Kastal Sertli, Hatice Çelik'in uzaklaştırma kararı almasına rağmen eşinin beylik tabancasına el konulmadığını belirterek, "Ben öldürülen Hatice'nin boşanmak için tuttuğu avukattım. Boşanma davasına bakacaktım. Davayı açamadan Hatice vefat etti. Böyle olunca da ailenin avukatı haline geldim. İddianame halen hazırlanmadı. Şu anda biz Hatice'den miras kalan oğlunun vasiliği için başvurduk. Anneannesi, teyzesi ancak öyle teselli bulabiliyorlar. Özellikle biz karşı tarafın şikayetçi olduğunda askeri personel olduğunu, silahı olduğunu belirtmemize rağmen ne polis ne de tedbir kararı veren mahkeme silaha el koymamıştır. Hatice ve eniştesi Murat bu beylik tabancasıyla öldürüldü. Burada ağır bir ihmal var. Yargının bağımsızlığı demek bir karar verirken kimseden etkilenmemesi demek. Bütün şiddete uğrayan kadınlarda bir ihmal varsa üstüne hep birlikte gitmeliyiz. Maalesef koruyamadık, gitti ama bundan sonra yapılması gerekiyorsa yapacağız" diye konuştu.
Öte yandan Avukat Sertli, Çınar'ın anneanne ve teyzesinin çok güçlü bir duruş sergilediklerini vurgulayarak, "Şu anda vasilik için dava açtık. Anneannesi ve teyzesi Çınar'ın hep yanında. Maddi anlamda sıkıntı yok, sevgi anlamında hiçbir sıkıntı yok. Anneanne ve teyze çocuğun yanında ağlamıyorlar. Tek istekleri var Çınar'ın vatana, millete hayırlı, güçlü ve kadın seven bir çocuk yetiştirmek" dedi.