30 Ağustos Zafer Bayramı'nın 102. yıldönümü ve Türk Silahlı Kuvvetleri günü nedemiyle Uğur Mumcu Meydan'ında tören düzenlendi. Uğur Mumcu Meydanı’nda düzenlenen törende Adana Valisi Yavuz Selim Köşger’in tören alanına gelmesi ile geçit töreni başladı. Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, 6. Kolordu Komutanı Tümgeneral Mehmet Özeren üstü açık askeri cipe binerek törene katılan halkı ve askeri birlikleri selamlayarak, bayramlarını kutladı. Tören, şehitler için yapılan bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla devam etti. Ardından ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle gönderdiği mesaj okundu. Binbaşı Serkan Kahraman, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı ve Mustafa Kemal Atatürk ile milli direniş anısına çeşitli şiirler okundu ve halk oyunları oynandı.
Uğur Mumcu’da yapılan resmi geçit töreninde her yaştan vatandaş aşırı hava sıcaklığına rağmen katıldı. Katılımın sıcak hava nedeniyle geçmiş yıllara oranla az olduğu görüldü. Alana gelenler yanlarında çocuklarıyla birlikte yer aldı. Ellerinde Türk Bayramları, Mustafa Kemal Atatürk’ün posterleri sıcak havaya rağmen törenin tadını çıkartan vatandaşlar dikkatlerden kaçmadı.
“Mustafa Kemal Atatürk ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolası ile aydınlığa giden yolu aralamışlardır”Hava Savunma Binbaşı Serkan Kahraman, “Bugün Türkiye Cumhuriyeti kurulmasını teşkil eden 30 Ağustos 1922’ de kazandığımız büyük zaferin 102. Yılını ulusça kutlamanın haklı, gurur verici halini yaşıyoruz. Asil Türk milleti kahraman Türk ordusu ile birlikte varlığına ve vatanına kast edenlere karşı 102 yıl önce bugün kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretiyle yeniden dirilerek topyekûn bir var oluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanmış bir zafer kazanmıştır. Aziz yurduna ve bağımsızlığına kast eden işgal kudretlerine karşısında Türk ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu zaferin her safhası tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir. 1900’ lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasında çıkar tartışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda birinci dünya savaşı çıkmış, müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Antlaşma ile 1000 yıldır üzerine kan dökerek, can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devletleri ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş ayrıca ulusumuzdan ayrılmış. İşte böylesi bir umutsuz durumda üzerimizde karabulutların dolaştığı ortamda Mustafa Kemal Atatürk ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak ‘Ya istiklal ya ölüm’ parolası ile aydınlığa giden yolu aralamışlardır” dedi.
Binbaşı Serkan Kahraman, “Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesini ilk hedefi son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydan Muhaberesinde hedefimize ulaşmakta muteber olduğumuzu, milletimizin istiklali uğruna kanın son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini hedeflemiştir. Artık dünyada en kahraman, en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığı altında türk kuvvetleri düşmana beklemediği yerden taarruza geçerek stratejik sahada düşmanı aldatmayı başarmıştır. Avrupalıların 5-6 ayda geçilemez dediği Afyon mercilerini 3 günde geçerek 30 Ağustosa gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünün imha etmiştir. Büyük Zafer yine düşmana son darbe vurulmuş ardından icra edilen takip harekatı ile 9 Eylül’de düşman İzmir’e denize dökülmüştür. Dünya tarihçileri büyük taarruz için şu ifadeleri kullandı; ‘Türkler Mohaç Meydan Muharebesinden yüzyıllar sonra yine parlak bir muhaberesi kazandılar. Bu muharebelerde Türk ordusu çok kısa sürede kendisinden üstün düşman kuvvetlerinden büyük bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer husus ise bir ordunun 10 günde 500 km’lik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir. 30 Ağustosun gerçek anlamını ve büyük önemini zaferin ikinci yıl dönümünde Dumlupınar’ın Çal tepesinde yapılan törende Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği sözlerinde görüyoruz, ‘ Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin genç, Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, semada uçan şehit ruhları Türk kanları devlet ve cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Partner yalnız karşı karşıya gelen 2 ordunun çarpışması değildir. Meydan Muharebesi milletlerin bütün varlığı ile ilim ve fen alanlarındaki yükselmeleri ile, ahlakları ile, kültürleri ile kısaca bütün maddi ve manevi kudretleri ile çarpıştı bir insan meydanıdır. 30 Ağustos zaferi Türk ordusuna, Türk Silahlı Kuvvetler günü olarak armağan edilir. Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizde ve dünyamızda sürekli barışın tesisine katkıda bulunmak için tarihinden ve milletinden aldığı güç ile modern, harp ve silah teşhisatı ile güçlü ve dinamik personeli ile ulaştığı yüksek eğitim seviyesi ile azimi ve kararlı komut akademisi ile dostları ve ülkemizin güvencesi, düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünya’nın sayılı askeri güçlerinden birisi olan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz her zaman, her yerde, her şartta verilecek görevlere hazırdır. Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilkeleri bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk Silahlı Kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir. Bu kutsal ve tarihi gün vesilesi ile uluşça başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dava arkadaşları, aziz şehitlerimiz ve edebiyata intikal eden gazilerimiz adına rahmetle anıyor, hatıraları önünde bir kez daha saygı ile eğiliyor şükranlarımı sunuyoruz. Ruhları şat olsun” sözlerine son verdi.