NİLGÜN TAZE
(İLKHABER) - Türk Tabipleri Birliği (TTB), Türkiye’de COVID-19 güncel durumu ve önerilere ilişkin açıklamada bulundu.
TTB'nin internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Türkiye’de COVID-19 hastalığının sıklığına ve yol açtığı ölümlere dair bilgi paylaşımının 2023 Mart ayında sonlandırıldığı belirtildi.
Sağlık Bakanlığı'nın, 11 milyon dolayında kişinin doğrudan, yurt içinde yerinden olma sonucu ülke genelinin dolaylı olarak etkilendiği Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra hastalığın yayılmasına uygun ortamın oluşmasına rağmen kış ortamında yeterli önlemi almadığı öne sürülen açıklamada, "Şimdi yine kışa girmekteyiz ve COVID-19 gibi bulaşıcı hastalıklara yönelik bir hazırlık halen görünmemektedir." denildi.
Eris varyantı ile ilgili detaya değinilen açıklamada ise şu ifadelere yer verildi:
"Türkiye’de varlığı, Şubat 2023’te varlığı saptanan, ağustos ayında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından (Variant of interest) olarak nitelenip dikkatle izlenmesi önerilen Eris varyantının Türkiye’de varlığı, 15 Eylül’de, Sağlık bakanı tarafından 'Endişe konusu sayılmayacak bier gelişme' başlığıyla duyurulmuştur. Yaklaşık bir aydır vaka sayısı, ölüm sayısına yönelik açıklamaya ulaşılamamıştır.
DSÖ, COVID-19 salgını yönetimine yönelik önerilerini Mart 2020’de yayımlamış; hastalığın kimlerde, nerelerde ve ne durumdaki insanlarda görüldüğüne (epidemiyolojisine) ilişkin verilerin şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşılmasının, halka bilgi vermenin salgınla mücadeleye katılımını, iş birliğini sağlama yolu olarak duyurmuştur.
Bakanlık, bu açıklamayla, hastalık spektrumu (enfeksiyonu belirtisiz ayakta geçirme, hafif-orta şiddette sağlık hizmeti gereksinimiyle geçirme, hastaneye yatırılma, yoğun bakım gereksinimi duyulması ve ölüm) henüz tanımlanmamış bir varyantın halk sağlığına olası etkisini baştan önemsememeyi seçmiştir. Halk Sağlığına yönelik tehditlerde ihtiyatlı olmayı gerektiren ihtiyatlılık ilkesini (precautionary principle) ihlal etmiştir."
Koruyucu hizmetler
Türk Tabipleri Birliği, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"DSÖ, COVID-19 ile mücadeleyi, toplum katılımını sağlayacak biçimde, ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla yürütmeyi, aşılama ile ilgili kararları ülkelerin bağışıklama danışma kurullarının kararları doğrultusunda yürütmeyi önermektedir. Ne var ki, ülkemizde COVID-19 sürecinin başından beri bu önerinin yerine getirildiğine dair kanıt yoktur.
Sağlamlara yönelik; aşılama, maske takma, fiziksel mesafe bırakma, kalabalıktan kaçınma ve havalandırma; temaslılara ve hastalara yönelik karantinaya alma, tecrit etme önlemlerinin bir politik kararlılıkla uygulanmadığı deneyimini COVID-19 salgını sürecinde yaşayan toplum, ihtiyatlı olmayan bir dille sayın bakan tarafından önemsizleştirilen en etkin koruma önlemlerine ne denli uyma isteği duyar? Ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Halk sağlığı sorunlarının yönetiminde birincil koruma önlemleri, zarar verme potansiyeli olan etkenle (COVID-19 virüsü) karşılaşmanın önlenmesidir. Bunu sağlamanın yolu, tanı araçlarına ulaşmanın kolaylaştırılması, yaygın test uygulamasıdır. Örneğin, ABD’de her eve dört COVID-19 testi ücretsiz sağlanmaktadır. Ülkemizde COVID-19 testlerine erişim ise çok kısıtlıdır. Eğitim araştırma hastaneleri ve üniversite hastanelerinde sadece klinik açıdan hastalık şiddeti orta ağır olan hastalara hastayı gören hekimin talebi üzerine yapılmaktadır. Ayaktan hastalara klinik uyumlu olsa da test yapılamamaktadır. Bu durumda COVID-19 yaygınlığının gerçek boyutunu anlamayı zorlaştırmaktadır. Tanı konamayan bir bulaşıcı hastalığın dolaşımının engellenmesi, olası zararlarının saptanması mümkün görünmemektedir. COVID-19’a karşı birincil korumanın diğer önemli öğesi; öncelikle incinebilirliği yüksek olan grupların (yaşlıların, gebelerin, süreğen bir hastalığı olanların, yoksulların, ayrımcılığa maruz kalan dezavantajlıların) bireylerinde aşılama yoluyla direnç sağlama, yaygın ve yüksek oranda aşılama ile sağlanacak toplum bağışıklığı sayesinde aşılanamayacak durumda olanların, hastalığın yayılımına toplumun göstereceği direnç sonucu korunmasıdır.
Ülkemizde COVID-19’a karşı bağışıklama hizmetlerinde erişilen yetersiz ve eşitsiz düzey, aşağıda sunulan verilerden kolayca anlaşılabileceği gibi, aşı uygulama sürecinde, TTB ve ilgili tıpta uzmanlık derneklerince yapılan katkı, eleştiri ve çağrılara rağmen, önümüzdeki sonbahar ve kışa korunmamışlık/ incinebilirlik duygusuyla girmek için yeterli kanıt oluşturmaktadır. Bu huzursuzluğun başkaca nedenleri de aşının koruyuculuk süresinin bu mevsime dek uzamaması ve evrim geçiren COVID-19 virüsünün yeni varyantlarına karşı koruma kapsayıcılığının yetersizliğidir. Bu nedenlerle DSÖ, ECDC, CDC, Public Health England, KLİMİK tarafından yapılan aşılanma, var olanı aşılamayı pekiştirme çağrıları önem arz etmektedir.
Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı verilerine göre COVID-19’a karşı aşılanma durumu 10 Ekim 2023 itibariyle yapılan toplam doz (1,2 ve 3. doz) 152.727.666, 2 doz ile aşılanmış 18 yaş üstü nüfus yüzde 85,7, bir doz ile aşılanma yüzde 93.38'dir.
Avrupa’da ve Türkiye’de COVID 19
22 Ekim 2023 itibarıyla son 28 günde bir önceki 28 güne kıyasla yüzde 10 artışla 371.855 vaka (dünyada görülenlerin yüzde 74’ü) ve bir önceki 28 güne kıyasla yüzde 45 azalma ile 1.352 ölüm (dünyada görülenlerin yüzde 29’u) görülmüştür. Hastaneye yatırmada, son 56 günde bildirimde bulunan ülkelere göre yüzde 24 artış görülmüştür.
Türkiye son 56 günde DSÖ’ye doğrulanmış COVID-19 vaka ve ölüm bildiriminde bulunmamıştır.
Tanı konan hastalar genellikle enfeksiyon hastalıkları kliniklerinde tedaviye alınmaktadır. İlk beş gün içinde olan hastalarda Sağlık Bakanlığı tarafından sunulan tek tedavi molnupiravir etken maddeli ilaçtır. İncinebilirliği yüksek hastalarda orta ağır klinik olduğunda hastalar servislerde ve yoğun bakımlarda yatırılarak izlenmektedir. Mevcut durumda servis ve yoğun bakım yatak kapasitelerini zorlayacak düzeyde bir başvuru söz konusu olmamakla birlikte, toplumda enfeksiyonun yaygınlaşması durumunda incinebilir gruptaki hastaların daha çok hastalanmaları sonucunda kapasiteyi zorlayacak düzeyde hasta başvuruları olma ihtimali söz konusudur.
Sağlık çalışanlarına yönelik öneriler
Hizmet sunum biriminizde kendinizi ve çalışma arkadaşlarınızı COVID-19’dan koruma prensiplerine uyun, kendinizi koruyun. Korunmada rol model olun. TTB’nin ve ilgili uzmanlık derneklerinin öneri ve kılavuzlarına uyun. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için maske takın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için aşılanın. Standart korunma önlemlerinin eğitimlerini yapın ve uygulatın. Yakınlarınızı COVID-19 morbidite ve mortalitesinden koruyun. Korumada rol model olun. COVID-19 ve mevsimsel gripten korumak için aşılatın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korumak için kalabalık, kapalı ortamlarda maske takmalarını sağlayın. Öksürük ve ateşle seyreden bir sorunları olursa, klinik bakımın yanı sıra, bulaşma kaynağı olmamaları için ayırın, maske taktırın, ortamın sık sık havalandırılmasını sağlayın. Size başvuran sağlık hizmeti kullanıcılarını değerlendirirken COVID-19 ve grip dahil aşı ile önlenebilir hastalıklar açısından da değerlendirin. Gerekli önerilerde bulunun.
Sağlık yönetimine yönelik öneriler
İmzacısı olduğumuz DSÖ Anayasası’na göre yönetme erki, halkın sağlığından sorumludur. COVID-19, grip ve morbiditeyi artıran sağlık sorunları için, öncelikle incinebilirliği yüksek grupları için; aşıları, tanı testlerini ve tedavi edici ilaçları erişilebilir kılın.
COVID-19 için; test, hastalanma, aşılanma, sağlık hizmeti kullanımı ve ölüm verilerini şeffaflık içinde kamuoyuyla paylaşın. Bilgi paylaşmamanın yarattığı belirsizlik, infodemiye yol açar, salgın yönetimine ilişkin uyumu ve katılımı baskılar, aşı kararsızlığını artırır.
Halka yönelik öneriler
COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için aşılanın. COVID-19 ve mevsimsel gripten korunmak için kalabalık, kapalı ortamlarda maske takın. Öksürük ve ateşle seyreden bir sorununuz olursa, sağlık hizmeti alın, bunun yanı sıra, bulaşma kaynağı olmamak için olabildiğince ayrı durun, maske takın, bulunduğunuz ortamı sık sık havalandırın."