25 Nisan Dünya Sıtma Günü dolayısıyla Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Davut Alptekin, sıtma ile mücadelenin dünya genelinde azalmış olsa da hâlâ ciddi boyutlarda devam ettiğini vurguladı. Prof. Dr. Alptekin, sivrisineklerle etkin mücadelenin yalnızca sıtma değil, aynı zamanda Batı Nil Virüsü ve Dang humması gibi yeni tehlikeli viral hastalıkların önlenmesinde de hayati bir rol oynadığını belirtti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, sıtma hala yüz binlerce insanın ölümüne yol açarken, Adana'nın sıtma mücadelesindeki tarihi rolüne de dikkat çekti. Prof. Dr. Alptekin, Türkiye'de sıtma vakalarının neredeyse ortadan kalktığını ancak sivrisinek kaynaklı diğer sağlık tehditlerinin devam ettiğini söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, sıtma hâlâ her yıl yüz binlerce insanın ölümüne yol açıyor. Son dört yıldaki vaka ve ölüm sayıları şu şekilde: - 2020: 241 milyon vaka – 645.000 ölüm - 2021: 247 milyon vaka – 619.000 ölüm - 2022: 249 milyon vaka – 608.000 ölüm - 2023: 263 milyon vaka – 597.000 ölüm Prof. Dr. Alptekin, DSÖ’nün Kasım 2024 itibarıyla 44 ülkeyi sıtmadan arınmış olarak sertifikalandırdığını; sıtmanın hâlâ 83 ülkede görüldüğünü, ancak 25’inde yıllık vaka sayısının 10’un altına düştüğünü belirtti. Sıtmanın önlenmesi açısından en önemli gelişmelerden biri, aşı çalışmaları oldu. İlk sıtma aşısı olan RTS,S/AS01, 2021 yılında Sahra Altı Afrika'da çocuklara uygulanmaya başlandı. Ardından 2023 yılında R21/Matrix-M aşısı da onaylandı. Bu gelişmeler, sıtmanın kontrol altına alınmasında dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.
“Adana, Türkiye’nin sıtma ile mücadelesinin kalbidir”Prof. Dr. Alptekin, Türkiye’nin sıtma ile mücadelesinde Adana’nın özel bir yere sahip olduğunu belirterek şunları söyledi: “Atatürk, 1925 yılında Adana’yı ziyaretinde sıtma vakalarının çokluğunu görerek müdahale talimatı vermiştir. Bu kapsamda 1928’de Adana’da Sıtma Enstitüsü kurulmuştur. Bu enstitü, DSÖ’nün desteğiyle hem eğitim hem de sahada mücadele açısından çok önemli bir merkez olmuştur. Ülkemizde en son yerli sıtma vakaları 2010-2013 yıllarında Şanlıurfa, Diyarbakır ve Mardin’de görüldü. Bu vakalar nüks olarak kayda geçti ve 2014 yılından itibaren yerli vaka bildirilmedi.” Adana örneği üzerinden konuşan Alptekin, Sepici Mahallesi’nde 1990’lara kadar günlük sıtma vakaları görüldüğünü, baraj çevresindeki sazlık alanların ıslah edilmesiyle Anofel türü sivrisineklerin üreme alanlarının ortadan kaldırıldığını ve vakaların tamamen sona erdiğini aktardı. Sıtma kontrol altına alınsa da sivrisinek kaynaklı yeni tehlikeler gündemde. Prof. Dr. Alptekin’e göre özellikle Batı Nil Virüsü (BNV) ve Dang humması, Avrupa’da yaygınlaşıyor. Türkiye'de BNV tespit edilmiş durumda; Dang humması ise henüz resmi kayıtlarda yok. Ancak bu hastalıkların vektörleri olan Aedes aegypti ve Aedes albopictus türleri artık Türkiye’de de gözlemleniyor. 2024 yılında dünya genelinde 13 milyon Dang humması vakası ve 3.000’i aşkın ölüm kaydedildi. Bu durum, sıtmanın ortadan kalkmasına rağmen sivrisineklerle mücadelenin aynı kararlılıkla devam etmesi gerektiğini gösteriyor.
“Sıtma bitti diye mücadele bitmemeli”Prof. Dr. Alptekin, yerel yönetimlerin vektörle mücadele ekiplerinin bu çalışmaları zayıflatmaması gerektiğini belirterek, “Sıtma eradike edildi diye mücadeleyi bırakmak büyük bir hata olur. İnsektisitlerin etkinliğinin bilimsel olarak test edilmesi, yalnızca sivrisineklerle değil, tatarcık, ev sineği ve kene gibi diğer vektörlerle de etkin mücadele yapılması gerekiyor” diye ifade etti.
Prof. Dr. Alptekin'den uyarı: Sivrisinekleri küçümsemeyin!Prof. Dr. Alptekin, sivrisineklerin sıtmanın yanı sıra birçok virüs ve parazite taşıyıcılık yaptığına dikkat çekerek, bu küçük canlıların halk sağlığı üzerindeki etkisinin asla küçümsenmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.