Serhat ŞANLI / ÖZEL HABER
ADANA (İLKHABER) – Havaların ısınmasıyla birlikte özellikle kırsal kesimin korkulu rüyası haline gelen ölümcül Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı uyarıda bulunan Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, “Havaların sıcak olduğu bahar ve yaz aylarında ortaya çıkan ve ölümcül sonuçlar doğuran KKKA konusunda dikkatli olmak gerekiyor. Havalar ısınmaya başladı ve özellikle açık alanlarda ve arazide çalışanlar, hayvancılıkla uğraşanlar ve hafta sonları pikniğe gitmeyi düşünenler daha fazla dikkatli olmalı.. Kırım Kongo Kanamalı Ateşini (KKKA), bulaştıran marjinal tür daha çok hayvanlarda bulunan değil, meralarda, otlaklarda bulunan kenelerdir” dedi.
Bahar mevsimiyle birlikte özellikle tarım alanında hummalı bir çalışma dönemi başlarken tarla, bağ, bahçe, orman gibi yerlerde çalışma zamanı geldi., Çiftçilerimiz tarlalarına ürün yetiştirmeye, hayvancılık ile uğraşanlar hayvanlarını yaylalara, meralara, otlaklara götürmeye başladı. Kentlerde yaşayanlar ise hafta sonları kısa süreli tatil, yayla, pikniğe gitme gibi bir döneme girmiş oldu.
İşte bu önemli dönemde, özellikle ülkemizde de görülmeye başlayan ve büyük bir tehlike olan kene ısırmaları nedeniyle meydana gelen hastalıklara konusunda uzamanlar uyarıda buluyor. Türkiye'de ilk vaka 2002 yılında Tokat'ta çıktı ve sonrasında her yıl değişik bölgelerde görülmeye başladı.
Gazetemize bu konuda açıklamalarda bulunan Adana Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Nihat Köse, “Kenenin öldürücülük özelliğinin yüksek olduğunu ve havaların ısınmasıyla birlikte tehlikenin boyutunun da yüksek olması endişesi duyduklarını söyledi.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi’nin sıcaklarla birlikte artış olabileceğini ifade eden Nihat Köse, “Havaların ısınmasıyla birlikte ölümcül Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) tehlikesi yine gündemde yerini almaya başladı.
Geçtiğimiz yıllarda kene popülasyonunun yoğun olduğu alanlar olan Sivas, Çorum, Tokat, Yozgat, Erzincan, Gümüşhane, Giresun'un güneyi, Erzincan ve Erzurum illeri olarak görülürken, sonrasında Ege Bölgesi ve Antalya gibi ve hatta hiç beklenmeyen yerlerde görüldü. Şimdi Mayıs ayı ile birlikte havalar daha da ısınacak. Özellikle açık alanlarda ve arazide çalışanlar, hayvancılıkla uğraşanlar ve hafta sonları pikniğe gitmeyi düşünenler dikkatli olmalı” dedi.
Nihat Köse, “Kırım Kongo kanamalı ateşini bulaştıran marjinal tür daha çok hayvanlarda bulunan değil, meralarda, otlaklarda bulunan kenelerdir. O bakımdan vatandaşlarımız bu konuda alabileceği azami önlemleri almalı ve kendilerini korumalıdır. Tarım sezonu ile birlikte tarlalarda çalışmaya gidenler, pikniğe gidenler, kırsal alanlara gezilere gidenler bir takım önlemler almalı..
Bağ, bahçe, orman, kırsal alanda açık renkli ve kapalı kıyafetler giymeli, piknikte keneyi fark edebilmemiz için yere açık renkli örtü serilmelidir. Ayrıca kırsal alandan ayrıldıktan sonra ise evimize döndüğümüzde kendimizi dikkatli bir şekilde kontrol etmeliyiz” ifadelerine yer verdi.
KKKA ve kene ısırması karşısında alınacak önlemler hakkında bilgi veren Adana VHO Başkanı Nihat Köse, şu ifadelere yer verdi;
“Kene taşıyıcıdır ve taşıdığı hastalık bir virüs hastalığıdır. Kenenin çıplak deriye tutunmasıyla bulaşabilir. Çünkü Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), kenelerden insanlara bulaşabilen zoonotik (hayvanlardan insanlara bulaşan) karakterli bir enfeksiyon hastalığıdır.
KKKA, keneler tarafından taşınan Bunyaviridae ailesine bağlı Nairovirüs grubuna ait bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ağır vakalarda kanama gibi bulgular ile seyrederek ölümlere neden olabilen hastalıktır.
Kenelerin 22-28 derece sıcaklıkta en aktif hale gelir. Sıcaklıkların artmasıyla yavaş yavaş kene popülasyonu da artmaya başlar. Yağışlar, havadaki nem gibi faktörler kene popülasyonunun artmasına neden olan faktörler arasındadır.
Ülkemizde özellikle İç Anadolu kuzeyi, Doğu Anadolu Bölgesi, Sivas, Kırşehir, Çorum gibi yerlerde çok görülüyor. Ancak son yıllarda Ege Bölgesi, Akdeniz Bölgesi’nde Antalya gibi yerlerde de görüldü. Yani sıcak olan her bölgede karşımıza çıkabilmektedir.
Mücadeleyi asla bırakmamak gerekiyor. Vatandaşlarımız bu konuda alabileceği önlemleri almalı ve kendilerini korumalı.. Kırım Kongo kanamalı ateşini bulaştıran marjinal tür daha çok hayvanlarda bulunan değil, meralarda, otlaklarda bulunan kenelerdir. Ayrıca kene ormanların kırsal alanlarında daha yaygın..
Hastalığın yaygın olduğu alanlarda çiftlik hayvanlarının, kene kaynağı yabani hayvanlardan uzak tutulması gerekir. Kenelere karşı ekim ayına kadar periyodik olarak hayvanlar, hayvanların bulunduğu alanlar ilaçlanmalıdır.
Havaların sınmasıyla beraber köylere, kırsala, yaylalara, kent merkezinde oturanlar ise hafta sonları ise pikniğe gitmeye başlayacak. Tabi bu gibi yerlere giderken, kırsal alanlara gezilere giderken kendimizce bir takım önlemler almalıyız. Açık renkli beyaz renkli elbiseler giyilirse keneyi daha rahat görebilir. Paçalarını çorapların içerisine koymaları, dönüşte tüm kişilerin dikkatlice kontrol edilmesi çok önemlidir.
Şuna da dikkat etmek lazım.. Kenelerin yüzde 70- 80'i bacak bölgesinden vücuda girmektedirler. Belirttiğimiz yerlerden dönüşlerde mutlaka vücutlarında kene kontrolleri yapmalı.. Keneler uçan ya da başka bir şekilde insanların üstüne gelen canlılar değildir. Ortamdaki yeşilliklere tırmanıp temas halinde insanlara geçebiliyorlar. İnsan vücuduna tırmandıktan sonra 1-2 saat gibi dolaşır ve sonrasında kan emmeye başlar.
Keneler, 6-12 saat süreyle kan emiyorlar. Sonrasında virüsü bulaştırmaya çalışıyor. Keneyi görür-görmez hemen vücuttan çıkarılmalı ve hemen bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekir. Sağlık kuruluşu uzak olabilir o nedenle erkenden tespit edilip vücuttan çıkarılması çok önemli..
Keneyi çıkarırken de mümkün olduğunca çıplak elle çıkarmayın. Varsa eldiven ile yoksa naylon poşet parçası olabilir kullanarak keneyi ezmeden çıkarılmalı. Çünkü kene ezilirse taşıdığı virüs bulaşabilir. Bulaştırmamak çok önem arz ediyor.
Ayrıca keneyi mümkünse ezmeden çıkarıp boş bir kutu, cam kavanoz vb. kapalı bir taşıma gereci ile alıp en yakın sağlık kuruluşuna götürürsek incelenmesi bakımından da önemli olur. Bu, sağlık kuruluşunda keneden virüs olup-olmadığı ya da ne tür virüs olduğu tespiti için çok önemli..
Halk arasında; ‘Biz keneyi tanırız. Onlar daha büyük olur. Daha sarı olur ve ya daha küçük olur’ vb. söylemler duymaktayız. Bunlar kesinlikle doğru değildir. Çünkü her keneden korkmak gerekir.
Ülkemizde en yüksek vaka 2009 yılında; bin 318 vaka olarak gerçekleşmiştir. Her ne kadar 2017 yılında 343 Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi vakası tespit edilmiş olsa da ülkemizde hala önemini korumaya devam etmektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi bizim sorunumuz ve bu soruna karşı önlemleri almamız gerekiyor. Bir kene tek seferde yaklaşık 10 bin yumurta bırakabiliyor. Bunun 5 bini yaşayabiliyor.
Yani şöyle baktığımızda kenelerin her yerde karşımıza çıkabileceği bir gerçek.. Keneler sıcakkanlı hayvanlardan ve insanlardan kan emen canlılar ve kuşlarla yada başka hayvanlarla başka yerlere nakil oluyorlar. Yani Türkiye’nin her bölgesinde bu risk var ve o bakımdan hepimiz gerekli önlemleri mutlaka almalıyız. Kendimizi korumalıyız. ”