Türk müzik tarihinde efsanevi bir yere sahip olan Müslüm Gürses'in hayatı, dört bir yanından tutkulu hayranları ve meraklıları tarafından incelenmeye devam ediyor. Arabesk müziğin Babası olarak bilinen Gürses'in yaşamı, müzik kariyeri, aşkları ve acı dolu anıları, hala pek çok kişiyi etkilemeye devam ediyor. 11 yıl önce kaybettiğimiz bu eşsiz sesin hikayesi, onun unutulmaz eserleriyle birlikte sonsuza kadar yaşayacak gibi görünüyor.
Arabesk müziğin efsane ismi Müslüm Gürses'in vefatının üzerinden 11 yıl geçti. Ancak onun hikayesi, Türk müzik tarihine damga vuran bir destan olarak hala zihinlerde tazeliğini koruyor. Müslüm Gürses, gerçek adıyla Müslüm Akbaş, 7 Mayıs 1953'te Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesinde dünyaya geldi. Tarım işçisi bir ailenin ilk çocuğu olarak doğan Müslüm Gürses'in hayatı, müziğe olan tutkusu ve azmiyle dolu bir serüvenle şekillendi.
Zorlu Çocukluk Yılları ve Müziğe İlk AdımıAilesinin ekonomik sıkıntıları nedeniyle küçük yaşta Adana'ya göç etmek zorunda kalan Gürses, ilkokul eğitimini tamamlayamadan çalışma hayatına atıldı. Ancak müziğe olan ilgisi ve yeteneği, onun kaderini belirleyecek bir dönüm noktasıydı. Henüz 14 yaşındayken, babasının engellemelerine rağmen annesinin cesaretlendirmesiyle Adana'da düzenlenen bir ses yarışmasına katıldı ve birinci olarak büyük bir başarı elde etti. Bu başarı, onun müzik dünyasındaki ilk adımı oldu.
Müslüm Gürses'in müzik kariyeri, Adana'da çeşitli mekanlarda assolist olarak sahne almasıyla hızla ivme kazandı. 1968'de çıkardığı ilk plağı "Emmioğlu/Ovada Taşa Basma" büyük ses getirdi ve onun kariyerinde dönüm noktası oldu. Ardından peş peşe çıkardığı albümler ve şarkılarla müzik dünyasında kendine sağlam bir yer edindi.
Acılarla Dolu Bir Yaşam ve MücadeleMüslüm Gürses'in hayatı, müzik kariyerinin yanı sıra acılarla da doluydu. 1969'da babasının annesini öldürmesi ve aynı gün kız kardeşi Zeyno'yu da kaybetmesi büyük bir sarsıntı yarattı. Ancak Gürses, bu acıları müziğe dönüştürerek hayata tutunmayı başardı. Özellikle "Sevda Yüklü Kervanlar" adlı şarkısıyla geniş kitlelere seslenerek büyük bir başarı elde etti.
1990'lı yıllarda müzik dünyasında ikinci bir çıkış yakalayan Müslüm Gürses, "Özür Diliyorum Senden", "İsyankar" ve "Ben İnsan Değil miyim?" gibi unutulmaz eserlerle dinleyicilerin gönlünde taht kurdu. Ancak onun müzik kariyeri sadece arabeskle sınırlı değildi. Özellikle "Aşk Tesadüfleri Sever" albümünde farklı tarzları deneyerek sınırlarını aştı.
Kişisel Hayatı ve Muhterem Nur'la BirlikteliğiSanat hayatıyla olduğu kadar kişisel hayatıyla da gündemde olan Müslüm Gürses, sinema oyuncusu Muhterem Nur ile olan ilişkisiyle de dikkat çekti. Muhterem Nur, Gürses'in yaşamındaki en büyük destekçisi oldu ve onun her zaman yanında yer aldı. Bu birliktelik, Müslüm Gürses'in hayatının önemli bir parçasıydı ve onun müzik kariyerinde de etkili bir rol oynadı.
Müslüm Gürses, 44 yıllık kariyeri boyunca 78 albüm ve onlarca filmle müzik ve sinema dünyasına unutulmaz eserler kazandırdı. Arabesk müziğin efsane ismi olarak hatırlanacak olan Gürses, 15 Kasım 2012'de vefat ettiğinde müzikseverlerin yüreklerinde ölümsüzleşti. Ancak onun bıraktığı miras, Türk müziğinin en önemli köşe taşlarından biri olarak sonsuza dek yaşayacak.
Müslüm Gürses, mütevazı kişiliği, acı dolu hayat hikayesi ve dokunaklı şarkılarıyla Türk müziğinin efsanevi isimlerinden biri olarak hatırlanmaya devam edecek.