Zamanın donduğu anlar: Fotoğraf makinelerinin tarihi yolculuğu

Günümüzde cep telefonlarıyla saniyeler içinde birbirinden güzel fotoğraflar çekilse de, bu teknolojinin kökenleri yüzyıllar öncesine dayanıyor. İlk fotoğrafın çekildiği andan itibaren sürekli gelişen fotoğraf makineleri, insanlık tarihinin önemli anlarını ölümsüzleştirerek görsel bir hafıza oluşturuyor. Geçmişten günümüze sanatçılar tarafından kullanılan fotoğraf makinelerinin oluşturduğu koleksiyonlar da, ilk çekilen kareler kadar tarihi değer taşıyor.

Haber Giriş Tarihi: 17.08.2024 08:39
Haber Güncellenme Tarihi: 17.08.2024 08:39

Fotoğrafçılığın temeli, ışığın karanlık bir ortamda küçük bir delikten geçerek ters bir görüntü oluşturduğu "kamera obscura" ilkesine dayanıyor. Ancak fotoğrafın icadı, ışığa duyarlı kimyasalların keşfi ve 1826'da Joseph Nicéphore Niépce tarafından dünyanın ilk kalıcı fotoğrafının çekilip fotoğrafçılık tarihine adını yazdırmasıyla biliniyor.

İlk ticari olarak üretilen fotoğraf süreci daguerreotipinin ise gümüş kaplı bakır levhaların iyot buharına maruz bırakılmasıyla elde edildiği belirtiliyor. Bu yöntem detaylı ve keskin görüntüler sunsa da oldukça karmaşık ve zaman alıcı olsa da, yerini Negatif-Pozitif sistemiyle de daha pratik ve çoğaltılabilir fotoğraflar elde edilmesine bırakıyor. Negatif üzerindeki görüntü, pozitif bir kâğıda aktarılarak çoğaltılıyor ve o anlar böylece ölümsüzleştiriliyor.

   

Fotoğraf makinelerinin tarihsel süreci, fotoğrafçılığı herkes için erişilebilir hale getiren George Eastman'ın icadı olan kutu kameralarla devam ediyor. Uzun süre önceden hazırlanmış filmlerle birlikte satılan kameralarla çekilen fotoğraflar, çekim sonrası laboratuvarlarda gerekli işlemlerden geçirilerek elde ediliyor.

Fotoğraf makinelerinin tarihi yolcuğu, küçük boyutlu ve hafif olan 35mm filmlerle amatör fotoğrafçılığın gelişmesiyle devam ediyor. Ardından film yerine görüntü sensörleri kullanan dijital kameralar ise fotoğrafçılıkta yeni bir çığır açıyor. Hızlı çekim, anlık görüntüleme ve kolay düzenleme özellikleriyle dijital kameraların kısa sürede yaygınlaşması, yaşamın her alanında izler bırakıyor.

Yaygınlaşan akıllı telefonlarla çekilen fotoğraf ve videolar konuyu farklı mecralara taşısa da, fotoğraf sanatçılarına göre yüksek çözünürlükte elde edilen fotoğraflarla kıyaslamayı mümkün kılmıyor.

Teknolojinin sürekli gelişimi ve insan merakının bir birleşimi olarak değerlendirilen fotoğraf makinelerinin tarihi yolculuğunun, insanlık tarihinin görsel bir belgesini oluşturduğu ifade edilirken, sadece bir teknik değil, aynı zamanda bir sanat dalı olan fotoğrafçılıkta kullanılan makinelerin modelleri de kronolojik olarak hafızalarda yer alıyor.

Geçmişten günümüze yüzyıllar boyunca sanatçılar tarafından kullanılan fotoğraf makinelerinin oluşturduğu koleksiyonlar, koleksiyonerler tarafından ilk çekilen kareler kadar tarihi değer taşıyor.

Fotoğraf Sanatçısı Dr. Haluk Uygur: Fotoğrafçılığın toplumsal etkileri, tarihsel yolculuğunda büyük rol oynamıştır 

Fotoğraf sanatçılarının, ışık, kompozisyon ve perspektif gibi unsurları kullanarak duyguları ve hikâyeleri görsel olarak ifade ettiklerini belirten Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Başkanı ve Fotoğraf Sanatçısı Dr. Haluk Uygur, "Fotoğrafçılığın toplumsal etkileri, tarihsel yolculuğunda büyük rol oynamıştır" cümlesiyle konunun önemine değindi.

Birçok olayı belgelemek, sosyal adaletsizliklere dikkat çekmek ve kültürel değişimleri gözlemlemek gibi farklı alanlarda önemli bir rol oynayan fotoğrafçılığın, yapay zekâ, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojilerin gelişmesiyle de birlikte yeni ufuklara yol aldığından bahseden Dr. Uygur, şunları kaydetti:

"Tarihsel yolculuğunda model olarak hepsinin ayrı bir yeri olan eski fotoğraf makineleri, günümüzde artık antika değeri taşıyor. Benim de koleksiyonumda olan tarihi fotoğraf makineleri, zaman içerisinde geçirdiği değişimi onlara dokunarak anlamamı sağlıyor. Günümüzdeki makinelerimi daha bilinçle kullanmamı sağlayan tarihi fotoğradf makineleri, koleksiyon yapmak ve obje biriktirmekten öte, bilgi biriktirmenin önemini yansıtıyor.”