Nazım Hikmet Ran, 15 Ocak 1902'de Selanik'te doğmuş, Türkiye'de serbest nazımın ilk uygulayıcısı ve çağdaş Türk şiirinin öncüsü olarak tanınan bir şairdir. Uluslararası bir üne ulaşmış ve adı 20. yüzyılın en büyük şairleri arasında anılmıştır. Eserleri birçok yabancı dile çevrilen Nazım Hikmet, Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi olup toplam 11 davadan yargılanmıştır. Türkiye'deki yaşamının çoğunu hapiste geçirmiş, daha sonra Moskova'ya gitmiş ve Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır. Mezarı halen Moskova'da bulunmaktadır.
AilesiNazım Hikmet'in babası Matbuat Umum müdürlüğü ve Hamburg konsolosluğu yapmış olan Hikmet Bey, annesi ise dilci ve eğitimci Enver Paşa'nın kızı Ayşe Celile Hanım'dır. Annesinin baba tarafından dedesi, Polonya'dan 1848 Ayaklanmaları sırasında Osmanlı İmparatorluğu'na göç eden Konstantin Borzecki'dir. Nazım Hikmet'in babası Hikmet Bey ise Selanik'te, Hariciye'de çalışan bir memurdur ve çeşitli valilik görevlerinde bulunmuştur.
Nazım Hikmet'in HayatıNazım Hikmet'in asıl doğum tarihi 20 Kasım 1901'dir, ancak ailesi tarafından 15 Ocak 1902 olarak kaydettirilmiştir. İlk şiiri 'Feryad-ı Vatan'ı 1913'te yazan Nazım Hikmet, 1917'de Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girmiş, daha sonra Kurtuluş Savaşı için Anadolu'ya geçmiştir. Sağlık nedenleri ile bahriyeden ayrılmak zorunda kalmış ve Bolu'ya öğretmen olarak atanmıştır. Daha sonra Moskova'ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde siyasal bilimler ve iktisat okumuştur.
1924'te Moskova'da yayınlanan ilk şiir kitabı '28 Kanunisani' sahnelenmiştir. Türkiye'ye döndüğünde Aydınlık Dergisi'nde çalışmaya başlamış, ancak şiir ve yazılarından dolayı on beş yıl hapsi istenince yeniden Sovyetler Birliği'ne gitmiştir. 1938'de yirmi sekiz yıl hapis cezasına çarptırılmış ve 12 sene süren tutukluluktan sonra Sovyetler Birliği'ne gitmek zorunda kalmıştır. 1951 yılında Bakanlar Kurulu tarafından Türk vatandaşlığından çıkarılmıştır.
Ölümü ve SonrasıNazım Hikmet, 3 Haziran 1963'te Moskova'da kalp krizinden ölmüştür. Sovyet Yazarlar Birliği salonunda yapılan törene yerli yabancı yüzlerce sanatçı katılmıştır. Nazım Hikmet, Novo-Deviçye Mezarlığı'na gömülmüştür. 2009 yılında yeniden Türk vatandaşlığına alınmıştır.
Nazım Hikmet'in en bilinen şiir kitapları ve eserleri şunlardır:
835 Satır (1929) Jokond ile Si-Ya-u (1929) Varan 3 (1930) 1 + 1 = 1 (1930) Sesini Kaybeden Şehir (1931) Benerci Kendini Niçin Öldürdü (1931) Gece Gelen Telgraf (1932) Taranta Babu'ya Mektuplar (1935) Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı (1936) Kurtuluş Savaşı Destanı (1965) Memleketimden İnsan Manzaraları (1966-1967) Kuvayi Milliye (1968) Nazım Hikmet'in şiirleri ve yazıları, politik duruşu ve yenilikçi üslubuyla Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Hem içerik hem de biçim olarak şiire getirdiği yenilikler, kendisinden sonra gelen birçok şairi etkilemiştir. Şiirlerinde az sayıda uyak kullanmış, uzun dizelerle kısa dizeleri bir arada kullanmış, ilk dize dışındaki diğer dizeleri küçük harfle başlamıştır. Özellikle duygu yüklü aşk şiirleri büyük ilgi görmüştür.
Nazım Hikmet'in aşık olduğu 12 kadın ve onlara ithafen yazdığı şiirlerNazım Hikmet'in hayatına dokunan ve ona ilham kaynağı olan kadınları ve bu kadınlara yazdığı unutulmaz şiirleri sizin için derledik. Nazım'ın çocukluk aşkı Sabiha Hanım'dan tutkulu aşkı Münevver Andaç'a kadar, büyük şairin kalbinde iz bırakan kadınları ve onlara duyduğu derin hisleri yansıtan dizeleri keşfedin. Bu derlemede, Nazım'ın aşkla yoğrulmuş hayatına ve edebi eserlerine daha yakından bakacaksınız.
İşte bu kadınlar ve Nazım'ın onlara yazdığı şiirler:
1. Sabiha Hanım
Nazım’ın çocukluk aşkı olan Sabiha Hanım, Abdülhamit devrinin ünlü valilerinden birinin kızıdır. Nazım, Sabiha Hanım’a olan sevgisini şu dizelerde dile getirmiştir:
Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki Çok sevdiğim başına yemin ediyorum ben Koyu bir çiçek gibi gözlerin kapanırken Bir dakika göğsünün üstünde olsa yerim Ömrümü bir yudumda ellerinden içerim Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki.
2. Azize Hanım
Nazım’ın 17 yaşındaki aşkı Azize Hanım, ünlü bir doktorun baldızıdır. Nazım, ona olan duygularını bu şiirle ifade etmiştir:
Rüyaya daldıran şarabın sun Önümde gönlümle gelirken dize, Şu yanan alnıma bir kere dokun, Azize, gözleri nurdan Azize!
3. Şükufe Nihal
Nazım’ın Erenköy’deki sohbetlerinde tanıştığı şair Şükufe Nihal için yazdığı "Bir Ayrılış Hikayesi" şiirinde duygularını ifade etmiştir:
Erkek kadına dedi ki: -Seni seviyorum, ama nasıl, avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya çıldırasıya…
4. Nüzhet Hanım
Nüzhet Hanım, Nazım Hikmet’in Sovyetler Birliği’ne gittiği dönemde tanıştığı ve evlendiği kadındır. Onun için yazdığı "Gövdemdeki Kurt" şiirinde kıskançlık ve aşkı dile getirmiştir:
Sen benim minare boyunda çam gövdeme, yumuşak beyaz bir kurt gibi girdin, kemirdin!
5. Yelena Yurçenko (Lena)
Nazım’ın Sovyetler Birliği’ne kaçtığında aşık olduğu diş hekimi Lena ile yaklaşık 2 yıl süren evliliği, ona yazılmış mektuplarla belgelenmiştir. Lena’ya yazdığı şiir bilinmese de, ailesine gönderdiği mektupta Lena’dan bahsetmiştir:
Sıhhatim gayet iyidir. Lena ile her gün sizlerden konuşuyoruz. O sizi, gıyaben çok seviyor.
6. Piraye
Nazım’ın hayatındaki en önemli kadınlardan biri olan Piraye, ona yazılmış birçok şiirin ilham kaynağı olmuştur. “Mor Menekşe” şiirinde ona olan sevgisini dile getirmiştir:
EEEEEEEEEY… kızım, annem, karım, kardeşim sen başında güneşler esen altın gözlü çocuk, altın gözlü çocuğum benim;
7. Semiha Berksoy
Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevi’nde tanıştığı opera sanatçısı Semiha Berksoy’a yazdığı "Bu Bir Rüyadır" adlı operet, aralarındaki ilişkiyi yansıtmaktadır.
8. Suat Derviş
Nazım’ın gençlik yıllarında tanıştığı yazar Suat Derviş, daha sonra karşılaştıklarında Nazım’a yakınlık göstermiştir. Ona yazdığı "Gölgesi" şiiri, bu ilişkinin izlerini taşır:
Ağlasada gizliyor gözlerinin yaşını; Bir kere eğemedim bu kadının başını.
9. Cahit Uçuk
Nazım’ın yazılarından etkilenerek ona mektup yazan Cahit Uçuk ile olan ilişkisi, Nazım’ın duygusal dünyasında izler bırakmıştır. Nazım, bu ilişkiyi şu dizelerle anlatır:
sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım şu kadarcık haset etmedim Şarlo’ya bile aldattım kadınlarımı
10. Yine Piraye
Piraye, Nazım’ın hapse girdiği dönemde ona olan aşkını yeniden alevlendirmiştir. “Saat 21-22 Şiirleri” kitabında yer alan şiirlerinde Piraye’ye duyduğu özlemi ve sevgiyi dile getirmiştir:
Senin adını kol saatimin kayışına tırnağımla kazıdım.
11. Münevver Andaç
sen esirliğim ve hürriyetimsin, çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin, sen memleketimsin.
12. Galina Grigoryevna Kolesnikova
Nazım Hikmet’in sürgünde Moskova’da tanıştığı Galina Grigoryevna Kolesnikova, onun hayatının son dönemlerinde yanında olan kadındır. Nazım’ın bu dönemde yazdığı şiirler, Galina’ya duyduğu sevgiyi yansıtır.