Bayram BULUT
ADANA (İLKHABER) - Tarım işçilerinin zorlu hayatı ve çalışma koşulları dikkatleri üzerine çekiyor. Sigortasız çalıştırılan tarım işçileri büyük zorluklara göğüs gelerek hayatlarını idame ettiriyor.
Güneydoğu’dan, Çukurova’nın bereketli topraklarına gelen ve tarım işi ile uğraşan yüzlerce aile bulunuyor. Bu aileler derme çatma çadırlarda çocukları ile birlikte kalarak hayatlarını idame ettirmeye çalışıyor. Zorlu yaşam koşulları ve zor çalışma şartları altında çalışan tarım işçileri, yazın kızgın güneşin altında, kışın ise soğuk hava ve çamur içerisinde çalışmalarını sürdürüyor. Tarım işlerinde çalışan kişiler günlük 400 lira yevmiye ile çalışıyor.
SOSYAL GÜVENCELERİ YOK
Hiçbir sosyal güvenceleri olmayan tarım işçileri, Yeşil Kart olarak tabir edilen sağlık güvencesinden faydalanıyor. Hastanelere uzak alanlarda olan ve ulaşım imkanları da kısıtlı olan tarım işçileri güçlükle hastalandıklarında sağlık kuruluşlarına ulaşabiliyor. Karataş ve Tuzla bölgelerinde ki tarım işçileri de aynı sorunlarla karşı karşıya kalıyor. Aralarında 40 yıldır tarım işinde çalışan ancak bir günlük bile sigortası yatmayan çok sayıda kişi bulunuyor.
ŞANLIURFA’DAN GELDİLER
Şanlıurfa’dan tarım işçisi olarak kente gelen 19 nüfuslu Alkan Ailesi de yaşamlarını çadırlarda sürdürüyor. Sıcak ve çalışma şartlarının ağırlığı ve diğer sorunları anlatan Anne Adile Alkan, kendisinin doğduğundan beri hayatının çadırlarda geçtiğini vurguladı. Tarım işi ela uğraştığını ve bir çok ili bu nedenle gezdiğine dikkat çeken Alkan, “Toplam 4’ü küçük 6 çocuğa bakıyorum. Torunlarım onlar. Annemden doğdum doğalı çadırda yaşıyorum. Yolda 2 defa Şanlıurfa’ya gidiyor ve geri buraya dönüyorum. 5 çocuğum var. 3 tanesini evlendirdim. 2 tanesi bekar. Geçmiş dönemde biri kucağımdaydı diğerine deha mileyken çalışıyordum tarla işinde. Pamuk topluyordum Hatay Kırıkhan’da. Hem çalışıyordum, hem çocuklarıma bakıyordum” dedi.
ZOR YAŞAM
Tarlada ve evde yaşadıkları zorluklara dikkat çeken Alkan, “Çocuğum kucağımda bir yere de bırakamıyordum. Bakacak kimse olmadığı için tek elimde birde dışarıda ekmek yapmaya çalışıyordum. Eskiden bez yoktu. Çocuklara eski kıyafet parçalarımızla bez yapıyordum. Elle yıkıyordum. Pamuk topladıktan sonra akşam eve geldiğimde yemek çamaşır ve benzeri ev işleri ile uğraşıyordum. Dinlenmek bir tek az bir zamanda uyduğumuzda elimize geçiyordu. Sonra sabah erken saatte uyanıp tekrar işe yani tarlaya gidiyordum. 3 çocuğumu evlendirdim. Onlarında çocukları oldu. Şimdi torunlarıma bakıyorum. Çalışmıyorum çadırda kalıyorum” diye konuştu.
DERME ÇATMA ALANLAR
Yoksulluğun zorluğundan bahseden Adile Alkan, “Yoksulluk gerçekten çok zor. Daha 2 tane bekar çocuğum var. Onları evlendirmem gerekiyor. Çalışıyoruz çalışıyoruz hiç bir şeyi yetiştiremiyoruz. Un alıyoruz, şeker bitiyor. Şeker alıyoruz, çay bitiyor. Her şey pahalandı. 20 kiloluk bir yağ alıyoruz 1 ay gitmiyor. Un alıyoruz bize yetmiyor. 19 kişilik bir aileyiz. 50’lil yaşlarındayım. Tam yaşımı bilmiyorum. Bugün kadar hiç sigortam yatmadı. 14 yaşında evlendim. 40 yıldır çalışıyorum. Bir gün dahi sigortamı yatıran olmadı. Yağmur yağdığında çadırlara su giriyor. Çocuklar görüyorsunuz çok küçükler. Kışın hasta oluyorlar. Elektriğimizi çevredeki çiftliklerden ücret karşılığı alıyoruz. Suyumuz var. Tuvaletimizi, banyomuzu derme çatma halde yaptığımız için hiç sağlıklı değiller. Elektriğimizi çavuş alıp getirdi. Saatte bağladılar” şeklinde konuştu.
40 YIL ÇALIŞTI BİR GÜN BİLE SİGORTASI YATMADI
40 yıllık çalışma hayatında bir gün bile sigortasının yatmadığını vurgulayan Adile Alkan, “Kocam bekçilik yapıyor. Artık oda yaşlandı. Tarla işine gidemiyor. 60 yaşında bel fıtığı var. Karpuz tarlasında bekçilik yapıyor. Bir tek 2 çocuğum kısa süreliğine başka işte çalıştıklarında sigortaları yatmıştı. Haricinde hiçbir şekilde sigortamız olmadı. Ya parayla gidiyoruz ya da yeşil kart üzerinden devlet hastanelerine gidiyoruz. Hastaneler buraya çok uzak. Ama gitmek zorunda kaldığımızda mecburen gidiyoruz. Çadırda gözümü açtım. Hayatım burada geçti. Çadırlardan kurtulursam bir kurban keseceğim” şeklinde konuştu.