Adana Barosu İnsan Hakları Merkezi, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında basın açıklaması gerçekleştirdi. Adana Barosu Avukatlar Salonu’nda düzenlenen etkinliğe Baro Başkanı Av. Volkan Böke, Başkan Yardımcısı Av. Hüseyin Saygılı, Yönetim Kurulu üyeleri ve İnsan Hakları Merkezi Başkanı Av. Özlem Turkut Özeser’in yanı sıra çok sayıda avukat katıldı. Basın açıklamasında, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi adına baronun çalışmalarına dikkat çekildi. Adana Barosu Başkanı Av. Volkan Böke, konuşmasında insan haklarının tüm kesimler için eşit şekilde gözetilmesi gerektiğini vurgulayarak, dezavantajlı grupların haklarının korunmasının önemine işaret etti. İnsan Hakları Merkezi Başkanı Av. Özlem Turkut Özeser ise insan hakları mücadelesinin gerekliliğine ve deprem sonrası ortaya çıkan hak ihlallerine değinerek, hukukun üstünlüğü adına sürdürülen çabalara dikkat çekti.
Av. Böke, “İnsan hakkı, sadece varlıklının değil, yoksulun da hakkıdır”Adana Barosu Başkanı Av. Volkan Böke, “İnsan hakkı, sadece varlıklının değil, yoksulun da hakkıdır. Sadece erkeğin değil, kadının da hakkıdır. Sadece büyüğün değil, çocuğun da hakkıdır. Sadece patronun değil, emekçinin de hakkıdır. Eşitlik penceresinden baktığımızda, bazı kesimlerin daha fazla korunmaya gereksinim duyduğu bir gerçektir. Bu gerçeği gözetmediğimizde mutlak eşitlik tuzağında zayıflar ezilmiş olur. Tam da bu noktada, korunmaya ihtiyacı olana ihtiyacı verilmez ise, eşitlik sağlanmış olmaz. Bu bağlamda ülkemizde yaygın olan kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, iş kazalarındaki işçi ölümlerinin istatistiksel sonuçları, insan haklarının kimlere daha fazla gerekli olduğunu göstermektedir” dedi.
Av. Volkan Böke, “Adana Barosu olarak pratikte karşılaşılan insan hakları ihlallerini tespit etmek ve ihlalleri gidermek görevimizdir. Bu tür ihlallere müdahil olmak ve hakkın hukukun korunmasını sağlamak öncelikli tercihimizdir. Toplumun hangi kesiminden olursa olsun, hangi ideolojiye hangi siyasi ve felsefi görüşe, hangi inanca sahip olursa olsun, Adana Barosu olarak hak ihlaline uğrayanın yanında olduğumuzu bu İnsan Hakları Günü’nde açıklamayı bir görev borcu biliyoruz.”
Av. Özeser, “İnsan hakları mücadelesi 76 yıldır devam ediyor”Av. Özlem Turkut Özeser, 10 Aralık’ın Dünya İnsan Hakları Günü olarak kabul tarihçesine değinerek şunları söyledi: “76 yıl sonra bugünü bayram havasında yaşamak yerine insan haklarının korunması için mücadele etmenin hala ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha görüyoruz. En temel haktır yaşama hakkı. Gelin görün ki İkinci Dünya Savaşı'nda ölen insan sayısından daha fazla insan, geçtiğimiz 76 yıllık sürede çıkan savaş ve çatışmalarda hayatını kaybetti. Ülkemizde ise; İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi raporlarına göre yılın ilk dokuz ayında en az 1371 işçi hayatını kaybetti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun basına yansıyan haberlerden ve doğrudan kendilerine gelen başvurulardan derleyerek hazırladığı raporlarına göre 2024 yılının ilk 8 ayında 261 kadın öldürüldü, 164 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik İstatistik Bülteni’ne göre ilk 10 ayda 2 bin 312 insanımız trafikte öldü, 330 bin 805 insanımız ise yine trafikte yaralandı. Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği’nin Ekim 2024 Aylık Dava İzleme Raporuna göre Ekim ayında basın ve ifade özgürlüğü davaları nedeniyle 219 öğrenci, 171 aktivist, 88 gazeteci, 29 avukat, 3 akademisyen, 1 sanatçı ve siyasetçi hakim karşısına çıktı” şeklinde konuştu.
6 Şubat’ta yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerden söz eden Av. Özeser şunları söyledi: “Devlet anayasal yükümlülüğünü yerine getirmek bir yana, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’da başta rezerv yapı alanına ilişkin tanım olmak üzere yapılan değişikliklerle mülkiyet hakkına yönelik olası hak ihlallerini keyfi bir noktaya taşıdı. Yaşanan hak ihlalleri, yargı bağımsızlığını ve hukukun üstünlüğünü hiçe sayan uygulamalar, adalet sistemine olan güveni gölgede bıraktı.”
Av. Özeser, “Her olumsuzluğa karşı daha özgür bir dünya ve Türkiye'nin hayalini kuruyoruz”Av. Özeser, “Avukatlık Kanunu'nun 95. maddesi Barolara "hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak" görevini vermiştir. Bu sorumluluğun gereği olarak İnsan haklarına dayalı, temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu demokratik bir ülke için siyasi iradenin sivil takipçisi olmak zorundayız. Her olumsuzluğa karşı daha özgür bir dünya ve Türkiye'nin hayalini kuruyor; barışın ve kardeşliğin hakim olacağı, insan hakları alanında farkındalığın arttığı güzel günler için tıpkı damlaların sürekliliği gibi yılmadan, cesaretle mücadele etmekten vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyu ile saygıyla paylaşıyoruz” diye ifade etti.