Mahya, Ramazan aylarında camilerin minareleri arasına gerilen ışıklı yazı şeritlerine denir. Bu geleneğin kökeni Osmanlı dönemine dayanmaktadır. Mahyalar, Ramazan'a özel olarak camilere asılır ve camilerin görkemini arttırırken aynı zamanda Ramazan'ın manevi atmosferini de pekiştirir.
Osmanlılar döneminde mahyalar genellikle yağ kandilleri kullanılarak yapılmıştır. Ancak günümüzde elektrik ampulleriyle mahyalar yapılmaktadır. İlk mahyanın ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Ancak 1578'de İstanbul'a gelen Alman seyyah Schweigger'in seyahatnâmesinde minareler arasındaki bir mahya tasviri bulunmaktadır. Bazı kaynaklar, Osmanlı Sultanı III. Murad'ın 996 yılında minareleri kandillerle donatılmasını emrettiğini belirtmektedir. Bu emrin mahya geleneğinin başlangıcı olabileceği düşünülmektedir.
Mahyacılık, eski zamanlarda büyük bir ustalık gerektiren gerçek bir sanat dalıydı. Mahya kurmak için caminin en az iki minareli olması gerekmekteydi. Eskiden mahya kurmak için ip veya teller gerilir, mahya ustası ise genellikle zeytinyağı doldurulmuş kandilleri veya mumlu fenerleri ipin üzerine dizerek istediği dinî yazıyı yazardı. Günümüzde ise elektrikle aydınlatılan ve renkli ampullerle yapılan mahyalar daha yaygın hale gelmiştir.
Mahya geleneği, Ramazan ayının manevi atmosferini arttıran ve Osmanlı döneminden günümüze uzanan köklü bir gelenektir.