Kanserden korkma, geç kalmaktan kork

Tüm dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer alan kanser konusundaki bilinci artırmak için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından her yıl 4 Şubat ‘Dünya Kanser Günü’ olarak kabul ediliyor.

Haber Giriş Tarihi: 25.10.2023 15:27
Haber Güncellenme Tarihi: 25.10.2023 15:27
ilkhaber-gazetesi.com

Serhat Şanlı

(ÖZEL HABER)

ADANA (İLKHABER) -Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kanser görülme sıklığında artış yaşanırken günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte, hedefe yönelik tedaviler, hasta ve yakınlarına umut veriyor. Uzmanlar her hastalıkta olduğu gibi kanserde de erken tedavinin önemine değiniyor.

Dünya Kanser Günü nedeniyle, çağımızın vebası kanser hakkında bilgi veren, Çukurova Üniversitesi, Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cem Kaan Parsak;

‘’4 Şubat Dünya Kanser Günü, 2000 yılından beri dünyadaki tüm insanların kansere karşı birlikte savaşmaları gerektiğini anlatmak üzere anılmaktadır.

Günümüzde dünyada her yıl yaklaşık 8 milyon 200 bin kişi, kanser nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bunların yaklaşık yarısı, erken yaş diye tabir ettiğimiz 30 ile 69 yaş arası kişileri kapsamaktadır. Ülkemizde de durum bundan çok farklı değildir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2014 yılında ülkemizde 97 bin erkek ve 62 bin kadın kansere yakalanmıştır. Tıp biliminin günümüzde geldiği noktaya rağmen, kansere bağlı ölümlerin bu kadar çok olması hala elimizdeki silahların yetersizliğini göstermektedir.

Gelişmiş ülkeler kanserin bu yaygınlığı ile birlikte artık tamamen hastalık üzerine çalışmalar yapan birimler kurmaktadır. Son yıllarda Türkiye’de de tamamen kanser üzerine çalışmalar yapan, Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı klinikleri kuruldu ve halen kurulmaya da devam ediyor. Yani kanser cerrahisi ile ilgilenen bilim dalları kurulmaktadır. Bunlar kanser hastalarını doğru değerlendirmek, doğru yorumlamak ve modern kanser tedavisi içerisinde hangi algoritmaları uygulamak için kurulan bir birimdir. Tedavide birlikte ortak akıl ile tek bir hekimin verdiği karar ile değil birden çok insanın bir araya gelerek her bir hastanın üzerinde tartışıp tedavi yöntemini belirlemek ve hastaya özgü tedavi şekillerini geliştirmek gerekmektedir.

ABD, uzak doğu ve kuzey Avrupa ülkelerinde onkoloji konsepti mevcuttur. Ülkemizde de kanserin bu kadar yaygınlaşması ile birlikte, ilk olarak, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Cerrahi Onkoloji Bilimi kuruldu. Türkiye’de ikincisi de Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndedir. Cerrahi Onkoloji Bilim Dalı polikliniğinde, Prof. Dr. Cem Kaan Parsak ve ekibi Nidal İflazoğlu, Ali Duran ve Emir Çapkınoğlu ile birlikte 12 hemşire görev yapmaktadır.

Peki kanserle savaşta ne yapmalıyız?

Günümüzde kanserle savaşı 3 bölüme ayırabiliriz. Bunlar, kanserden korunma, erken teşhis ve tanı sonrası tedavidir. Bunlara gelecek olursak;

1- Kanserden Korunma:

Sigara içme, dengesiz beslenme ve hareketsiz yaşam gibi yaşam şeklimizdeki değişiklikler dünyada her yıl daha çok insanın kansere yakalanmasına sebebiyet vermektedir. Bu yaşam şekli ve kanser arasındaki ilişkinin insanlara daha fazla anlatılabilmesi için, ilköğretim düzeyinden başlayarak çocuklarımızın eğitimi en önemli basamağı oluşturmaktadır. Yine günümüzde çok kullanılan sosyal medyada bilgilendirme mesajları ve reklamlar bütün yaş grubu insanların bu bilgilere daha fazla ulaşmasını sağlayacaktır.

SİGARA CİDDİ BİR KANSER NEDENİDİR

Sigara hala kanser için en yüksek riski oluşturmaktadır. Her yıl kansere bağlı ölümlerin yaklaşık %22 si sigaraya bağlıdır. Sigara kullanımının azaltılması başta akciğer olmak üzere, ağız, mesane, böbrek, mide ve yemek borusu kanserlerinin görülme sıklığının azaltacaktır. Ülkemizde görülen akciğer kanserlerinin %90‘ı sigara kullanımına bağlı ortaya çıkmaktadır. Tütün ürünleri kullanımı oranı %30‘ un üzerinde; 10 yaş altı her üç çocuktan biri pasif içiciliğe maruz kalmakta ve her gün 300 kişi sigaraya bağlı gelişen hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Etkin bir tütün kontrolü sağlandığında bile her yıl yaklaşık 110 bin hayat kurtarılabilecektir.

Alkol kullanımının da günümüzde birçok kansere sebebiyet verdiği görülmektedir. Alkol kullanımın azaltılması ile başta karaciğer olmak üzere pankreas, yemek borusu, ağız boşluğu kanserlerinin görülme sıklığını azaltacaktır.

Tüm dünyada obezitenin görülme sıklığının artması beraberinde obeziteye bağlı kanserlerde de artış getirmektedir. Yapılan araştırmalar özellikle mide, kalın bağırsak, yumurtalık ve meme kanserleri görülme sıklığının obezite ile beraber arttığını göstermektedir. sadece yeterli fiziksel aktivite ile bağırsak kanseri gelişim riski yüzde 30, meme kanseri riski yüzde 25 , rahim kanser riski yüzde 20 azalmaktadır. Obezitenin önlenmesi sadece kanser bağlı değil, kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin azaltılmasında da önemli rol oynamaktadır.

Yukarıda saydığımız en önemli riskler dışında başka birçok kanserojen maddeye de maruz kalmaktayız. Radon gazı, asbest, iyonize radyasyon günümüz şartlarında en çok maruz kaldığımız ve haklarında araştırma yapılan kanserojen maddelerdendir. Ülkemizde bu maddelere maruz kalmayı önlemek adına kontrol programları yürütülmektedir.

2- Erken teşhis ve Tarama programları:

Kanserle savaşta ikinci önemli yol erken teşhistir. Bunu sağlamak için dünyada ülkelerin içinde bulunduğu endemik bölgelere ve sosyoekonomik koşullar göre tarama programları belirlenmektedir. Taramaların amacı ya hastalığın erken belirtilerinin yakalanması ya da hastalığın henüz belirti dahi vermediği bireyleri yakalamaktır. Ülkemizde halen devam etmekte olan 3 tarama programı bulunmaktadır. Meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve kolon kanseri tarama programları belirli yaş grubundaki hastaları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.

Ülkemizde meme kanseri tarama programı 40 - 69 yaş arası kadınların her 2 yılda bir mamografi ile değerlendirilmesini hedeflemektedir. Rahim ağzı kanseri için ülkemizde bulunan tarama programı ise 30-65 yaş arası kadınlar hedeflenmiştir. Bu yaş aralığındaki kadınlar her 5 yılda bir HPV ve Smear(yayma) testi için çağrılmaktadır. Sıklığı gitgide artan kalın bağırsak kanserleri için de ülkemizde tarama yürütülmektedir. Bu tarama programı ile 50 - 70 yaş arası tüm erkek ve kadınlar dâhildir. Gaitada gizli kan her 2 yılda bir, her 10 yılda bir de kolonoskopi yapılarak, erken teşhis ve tanı sağlanmış olmaktadır. Ancak eğer ailenizde bu kanserlerden herhangi birine yakalanmış bir birey varsa daha erken yaşlarda taramaya başlanması uygun olacaktır.

3- Tanı sonrası tedavi

Kansere karşı uygulanan tedaviler, gelişen teknolojiye bağlı olarak her geçen gün ilerlemektedir. kanserde yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemleri cerrahi, kemoterapi ve radyoterapidir. Bu yöntemlere ek olarak günümüzde hormonal tedaviler, hedefe yönelik tedaviler ve biyolojik temelli tedavilerin de her geçen gün kullanımı artmaktadır.

Sadece kanserin tedavisine yönelik olarak özelleşmiş onkoloji birimleri, kansere karşı verilen savaşta önemli bir rol oynamaktadır. Bu birimler arasında cerrahi onkoloji, tıbbi onkoloji, radyasyon onkolojisi gibi sadece kanser tanı ve tedavisiyle ilgilenen branşlar bulunmaktadır. Ülkemizde sağlık bakanlığının yürüttüğü programlarla her geçen gün sayısı artan onkoloji birimlerine ulaşım gitgide kolaylaşmaktadır. Kanser tanısı alan hastaların biran önce alanında uzmanlaşmış hekimlere başvurması tedavinin güçlenmesini sağlamaktadır.

Eğer siz de yukarıda saydığımız yaş grubunda yer alıyorsanız ya da kilo kaybı, güçsüzlük, ağrı, cilt değişiklikleri gibi kendinizle ilgili şüphe etiğiniz herhangi bir semptomunuz varsa öncelikle aile hekiminize başvurup tarama programlarına dahil olmanızı öneririz. 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde siz de sevdiklerinizi alıp onları tarama programlarına dahil etmeye ikna edin. Böylece onları hayata ve kendinize bağlamış olursunuz.’’