Doğal varlıklarımız gelecek nesillerimize miras olarak bırakacağımız yaşam kaynaklarıdır

Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO)Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, bugün iklim değişikliği kapsamında yaşanmaya başlanan sert rüzgârlar, hortumlar, kuraklık, seller ve sıcaklık dalgaları üretimimizi, üreticimizi ve tüm halkımızı olumsuz etkilemektedir dedi.

Haber Giriş Tarihi: 01.01.2023 18:04
Haber Güncellenme Tarihi: 01.01.2023 18:04
ilkhaber-gazetesi.com

Serhat ŞANLI / ÖZEL HABER

ADANA (İLKHABER) – Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO)Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Bugün iklim değişikliği kapsamında yaşanmaya başlanan sert rüzgârlar, hortumlar, kuraklık, seller ve sıcaklık dalgaları üretimimizi, üreticimizi ve tüm halkımızı olumsuz etkilemektedir. Çarpık kentleşme, yeterince inceleme ve değerlendirme yapılmadan inşa edilen enerji yapıları ve madencilik faaliyetleri, doğal varlıklar üzerinde yıkım derecesinde tahribata yol açmakta ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini tetiklemektedir. Biterken bir yıl sırtımızdaki küfe ağırlaştıkça ağırlaştı… Bugünün hikâyesi yarının hikâyesi olmasın diye, şairin dediği gibi bir küçük mutluluk olsun yeni yılın hikâyesi Unutmamak gerekir ki; doğal varlıklarımız gelecek nesillerimize miras olarak bırakacağımız yaşam kaynaklarıdır.” dedi.

DÜNYADAKİ SON GELİŞMELER ÜRETİMDE SORUNLARA NEDEN OLDU

2019 yılında başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına koronavirüs pandemisi ile birlikte Rusya-Ukrayna savaşının tarımdaki etkisine dikkat çek Suiçmez, “Dünya ile birlikte ülkemizi de yoğun olarak etkileyen korona virüs salgın sürecinin gevşemesinin ardından, iklimin olumsuz etkileri yanında başlayan Rusya-Ukrayna savaşı sürecinde, küresel tarım ürünleri ve tarımsal girdi ticaretinde fiyat artışları, arz daralması, ihracatçı ülkelerin koruma önlemleri, kur ve enflasyon artışına ilişkin radikal önlemlerin ve kamusal alana, çiftçiler ve kırsal bölgelere yönelik herhangi somut bir tedbirin alınmaması tarım sektöründe hayati sorunların devam etmesine neden olmaktadır..

TARIMDA KISA, ORTA VE UZUN VADELİ PLANLAR ACİLEN YAPILMALI

Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatlarımızı her alanda olumsuz etkileyen ekonomik kriz giderek daha da derinleşmeye devam etmektedir. Yaşanan krizden kurtulabilmek için ithalat ekonomi politikaları yerine üretim ekonomisini, kamusal çıkarları, kamu harcamalarında tasarrufları, planlı kalkınma anlayışı hedeflenmeli, tarım sektörüne yönelik kısa, orta ve uzun vadeli tarımın yapısal sorunlarını gideren planlamalar, acil olarak gündeme alınmalıdır” diye konuştu.

Giderek derinleşen olumsuz iklim koşullarının olumsuz etkisine vurgu yapan ve yapılması gerekenler hakkında konuşan ZMO Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, şu bilgilere yer verdi;

“Giderek derinleşen olumsuz iklim koşulları karşısında tüm yurttaşlarımızın içme suyu ve çiftçilerimiz tarafından tarımsal sulamada kullanılan su varlıkları korunmalı, su hizmetleri ücretsiz verilmeli, çiftçi su borçları silinmeli ya da faizsiz ertelenmelidir. Sulamada kullanılan enerji, destekleme kapsamına alınmalı ve borçlu çiftçilere uygulanan haciz ve takipler durdurulmalı, kamu idaresi tarafından karşılanmalıdır.

ÇİFTÇİLERİN DESTEKLEME PROGRAMLARI ACİLEN YAPILMALI

Üretim için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdileri üreten tarımsal KİT’lerin özelleştirilenleri kamulaştırılmalı, kapatılanlar yeniden açılmalı ve işlevsizleştirilenlere işlev kazandırılmalı, özerkleştirilerek çiftçi örgütlerinin aktif katılımı sağlanmalıdır. Bu yapısal dönüşüm sürecinde çiftçilerin girdi maliyetlerini düşürecek destekleme programları acilen yapılmalıdır. Girdi temininde KDV/ÖTV muafiyetleri ivedilikle sağlanmalıdır.

KIRSALDA HOBİ BAHÇELERİ KIRSALDA DEĞİL, KENT İÇİ ARAZİLERİNDE YAPILMALI

Bazı illerde “hobi bahçeleri” adı altında tarımsal niteliği korunacak arazi vasfı taşıyan araziler zaman içinde tarım dışına çıkarılmakta, parçalanarak küçülmelerine yol açılmaktadır. Kırsalda yapılan hobi bahçeciliği yeni imar alanları yaratmanın yeni bir yolu olmaya başlamıştır. Hobi bahçeciliği kentsel bir kavram olup, yapılan yasal düzenleme doğrultusunda denetlenerek ve belirli kurallar çerçevesinde, kent içinde uygun arazilerde yapımına izin verilmelidir. Tarım arazileri ise tarımsal üretim yapmak için kullanılmalıdır.

TARIMDA KENDİ KENDİNE YETERLİLİK OLMALI

Gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesi ülke gündemindeki yerini almalı, kendine yeter üretim için planlamalar hemen yapılmalıdır. Kamu sağlığını gözetmeyen merdiven altı ve riskli katkı ve kalıntılar taşıyan gıda ham maddeleri ile yapılan üretim, stokçuluk ve fahiş fiyatlar, doğru, etkin ve hızlı şekilde denetlenmeli, gerekli cezalar verilmelidir.

Bitki koruma ürünlerinin üretimi, toptan ve perakende satışı, tanıtımı ve fiili uygulanmasının bu konuda eğitim almış uzman kişilerce yapılması bir zorunluluktur. Bitkisel ilaç satış bayiliklerinin bitki koruma konusunda hiç bir yeterliliği olmayan diğer meslek disiplinleri dahil, Orman Mühendisi ve Orman Endüstri Mühendislerine verilmesi yanlıştır. Bu yanlış ivedilikle düzeltilmelidir.

Ülkemizdeki mevcut bitkisel ilaç satış bayilerinin çözülemeyen sorunları arasında; reçete sorunu, pestisitlerin ruhsatlandırma alanları ve dozları, gübre ruhsatı ile satılan pestisitler, etiket fiyatı, denetim, sahte ve kaçak ilaçlar, üreticinin eğitim ve gelir seviyesi düşüklüğü, mesai saatleri, kâr marjının düşüklüğü, uzun vadeli satış ve tahsilat zorluğu, sermaye yetersizliği, ürün fiyatlarının belirsizliği, ilaçların kullanım süreleri, fide, gübre, tohum satışları gibi bugün de yaşanan birçok ciddi sorunları bir an önce çözümlenmelidir.

Bitki koruma, gübre, tohum, tarım alet ve makinası gibi girdileri satan Tarımsal Bayilere yönelik halk sağlığının korunması ve haksız rekabet ortamı oluşmaması için Tarım ve Orman Bakanlığı’nca ülke düzeyinde ortak uygulama başlatılmalı ve süreç sıkı bir şekilde denetlenmelidir.

Sağlık Bakanlığı’nca yürürlüğe konulan “Biyosidal Ürünler Yönetmeliği” değişikliği yeniden değerlendirilmeli, biyosidal ürün veya aktif maddelerin imalinden sorumlu olacak meslek grupları içerisinde eskiden olduğu gibi yine Ziraat Mühendisleri de olmalı, halk sağlığı açısından biyosidal uygulaması yeterli eğitim almamış her meslek grubuna açılmamalıdır.

Adalet Bakanlığı’nca planlanan Bilirkişi Eğitimleri yeniden açılmalı, ODA’mızca verilen bilirkişilik temel ve yenileme eğitimlerine ivedilikle izin verilmelidir. Bilirkişilik uzmanlık ve alt uzmanlık alanlarında meslektaşlarımızı mağdur eden düzenlemeler ve uygulamalar derhal düzeltilmelidir. Yerel yönetimlerle kamusal eğitim programları ve uygulamalarına ilişkin ortak çalışma olanakları üzerinde çalışılacaktır.

MEVSİMLİK İŞÇİLERİN SOSYA GÜVENLİK, EMEKLİLİK GBİ SORUNLAR ÇÖZÜLMELİ

Tarımsal üretimde önemli bir işgücü konumunda bulunan geçici, gezici olarak çalışan kadın ve erkek mevsimlik tarım işçilerinin karşılaştıkları sosyal güvenlik, emeklilik vb. sorunlar ile tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik kalıcı çözümler geliştirilmeli, şehirlerarası nakil ve barınma koşulları dahil üretim sezonu öncesi gerekli önlemler alınmalı, çalışma ve sosyal hayatları ivedilikle iyileştirilmelidir.

Öncelikle tarımsal ilaç, gübre, tohum olmak üzere yerli girdi üretimine ve ıslah çalışmalarına yönelik gerekli Ar-Ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz desteklenmelidir. “Tohumculuk Yasası” ekosistem, tarımsal varlıklarımız, çiftçiler ve kamuoyu çıkarları gözetilerek bir an önce yeniden düzenlenmelidir.

Gıda arzının sürekliliği, verim ve üretici gelirinin artması için sulamaya uygun tarım alanları bütçeden yeterli kaynak ayrılarak ivedilikle sulu tarıma açılmalı, su tasarrufu sağlayan basınçlı/kontrollü sulama yöntemleri uygulanmalı, sulanan alanlarda eşgüdümlü olarak arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri tamamlanmalıdır.

PESTİSİT KALINTILARI SORUNLARI KALICI ÇÖZÜME KAVUŞTURULMALI

AB ve diğer pazarlara ihraç ettiğimiz yaş sebze, meyve ürünleri ve tarım ürünlerindeki pestisid kalıntıları sorunlarını kalıcı olarak çözmek için AB ülkelerinin kullandığı ortak Maksimum Rezidü Limitleri (MRL) ne göre uygulama, kontrol, planlama ve organizasyonlar yapılmalı, bu alanda konu uzmanı Ziraat Mühendislerinin yeterli istihdamı sağlanmalıdır.

HAYVANCILIK GELİŞTİRİLMELİ, ÜRETİCİ DESTEKLENMELİ

Hayvancılığın gelişmesi sağlanarak, üreticinin gelir artışı yanında, vatandaşın sağlıklı et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünleri tüketmesi için kalıcı özel önlemler alınmalıdır. Beyaz et ve yumurta sektörü desteklenmelidir. Kırmızı et sorununun giderilmesi için dönemsel olarak açılan tarife kontenjanlarıyla dışalım yolu tercih edilmemeli, devlet üretim çiftlikleri yoluyla üreticiye teknik destek sağlanmalı, yem, ilaç, aşı desteği verilmeli, meraların amaç dışı kullanımı önlenmelidir.

Yem fiyatlarındaki aşırı artış ile süt fiyatlarının maliyetin altında olması dişi sığırların kesime gönderilmesine neden olmakta olup, bu sorun ivedilikle çözülmelidir. Et-yem ve süt-yem paritesinin uluslararası değerlere çıkarılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Endüstriyel hayvancılık çok boyutlu değerlendirilmeli, agroekolojik hayvancılığa geçiş özendirilmelidir.

BÜYÜK OTANSİYE SAHİP OLDUĞUMUZ SU ÜRÜNLERİ İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ

Artan gıda ihtiyacının karşılanmasında önemli bir besin kaynağı olan su ürünleri halkın beslenmesinde gerektiği kadar yer almamaktadır. Kişi başına tüketim 5-6 kilogramlar civarında olup gelişmiş ülkelerin tüketiminin oldukça gerisindedir. Ekolojik özellikleri birbirinden farklı 3 deniz, 1 iç deniz ve 25 farklı akarsu havzasına sahip olan Türkiye zengin balık biyoçeşitliliğine sahiptir. Sahip olduğu büyük potansiyele rağmen bu kaynakları doğru ve sürdürülebilir bir şekilde değerlendirememektedir.

Pelajik ve bentik balık stokları yenilenme oranlarını aşan bir şekilde sömürülmekte, kirlilik, kaçak avcılık, av yasaklarına uyulmaması gibi etkenler ise stoklara geri dönülmez zararlar vermektedir. Stoklarımız üzerindeki av baskısının azaltılması, kaçak avcılığın önlenmesi, av yasaklarına uyulmasının sağlanması için kamu kurumlarının denetimlerini artırması gerekmektedir.

Su Ürünleri Mühendisleri, Su Bilimleri ve Mühendisleri ile Balıkçılık Teknolojisi Mühendislerinin kamuda istihdam edilmesi ile denetimler yetkin mühendisler tarafından yapılacaktır. Bu meslek gruplarının planlama ve denetimlerde etkin görevler alması sağlanmalıdır. Balıkçılıkla ilgisi olmayan kamu kurumlarının av yasaklarını etkileyecek kararlar almasına son verilmelidir.

Eğitim ve istihdam politikaları birlikte planlanmalı, eğitimde altyapı ve kalite sorunu dikkate alınmalı, işsizlik sorununun çözümüne yönelik kamuda istihdam ve özel sektörde çalışma olanakları ile tarımsal eğitimin kalitesi artırılmalıdır. Odamız Ziraat Mühendisliği akademik eğitiminde kalitenin yükseltilmesi için Ziraat Fakülteleri Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon çalışmalarına destek vermeye devam edecektir.

Meslektaşlarımız ve üyelerimizin İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği eğitimleri, ZMO olarak içinde bulunduğumuz İSİG komisyonlarındaki uzmanlarımız üzerinden devam ettirilecek, emeğin sağlığı ve güvenliği standartlarının çağdaş demokratik standartlara ulaşabilmesi için gerekli mücadele sürdürülecektir.

Bakanlık teşkilat yapısında “Çiftçi Yayım ve Eğitim Şubeleri” tekrar açılıp eğitim ve yayımda birlik sağlanmalıdır. Tarım Danışmanlığı kamu dışında da etkin hale getirilmeli, tarımda özel sektör ve gelişen tarımsal üretim ve tüketim kooperatifçiliği için de zorunlu olmalıdır. Tarım Danışmanlarının ücreti yeterli düzeye çıkarılmalı, çalışma ortamları iyileştirilmelidir.

Kamuda çalışan veya emekli meslektaşlarımızın mali ve özlük sorunları ve iyileştirmeler için sendikalar ile ortak mücadele, kamuoyu ve hükümet nezdinde girişimler ve çalışmalar yapmaya devam edilecektir.

Yaklaşık 25 milyon kişinin yaşadığı ve sanayinin yüzde 60’ının bulunduğu Marmara Bölgesi’ndeki yoğun sanayileşme ve yerleşimin dünya da uygulanmayan derin deniz deşarjı uygulaması ve yüksek enerji maliyetleri nedeniyle biyolojik arıtma yapmayan sanayi ve yerel yönetimlerin eksikliklerinden kaynaklanan evsel ve endüstriyel nitelikli atıkların ve insan faaliyetleri kökenli tüm kirleticilerin oluşturduğu kirlilik, yaşanan iklim değişikliğinin etkisiyle yaklaşık 1,5-2 °C ısınan Marmara Denizin’de ve tüm etki alanında ekosistemi bütünü ile bozacak şekilde kıyı ve su kirliliğine sebep olarak çevre felaketi müsilaj oluşumuna yol açtığı daha önce yayımladığımız rapor ve basın açıklamalarında belirtilmiştir..

İnsan kaynaklı endüstriyel ve evsel atıklarla oluşan bu çevre kirliliğini önlemek için planlama çalışmalarına katılmak meslek örgütümüz ve meslektaşlarımızın görevlerindendir. Bu kapsamda meslek alanımızı ilgilendiren tarımda kullanılan zirai ilaçların kontrolsüz kullanımına bağlı oluşan kirletici yükünü azaltmak açısından gerekli önlemleri almak hem insani hem de mesleki açıdan vicdani bir sorumluluktur. Karbon emisyonunun azaltılması ve tüm sularımıza deşarj edilen evsel, sanayi ve tarımsal kirliliğin önlenmesi için sürdürdüğü çalışmalara devam edecektir.

Bugün iklim değişikliği kapsamında yaşanmaya başlanan sert rüzgârlar, hortumlar, kuraklık, seller ve sıcaklık dalgaları üretimimizi, üreticimizi ve tüm halkımızı olumsuz etkilemektedir. Çarpık kentleşme, yeterince inceleme ve değerlendirme yapılmadan inşa edilen enerji yapıları ve madencilik faaliyetleri, doğal varlıklar üzerinde yıkım derecesinde tahribata yol açmakta ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini tetiklemektedir. Doğal varlıklarımız gelecek nesillerimize miras olarak bırakacağımız yaşam kaynaklarıdır. Yapılacak yatırımlarda mutlaka meslek odalarının ve yöre halklarının görüşü alınmalıdır.

Yerel yönetimlerde kırsal alanlarla ilgili daire başkanlıkları ya da müdürlüklerin oluşturulması, yapılanmada kırsal kesimi geliştirme, tarımsal üretimi ve etkinliğini artırma amaçlı Ziraat Mühendislerinin görevlendirilmesi, yerel tarımın yerel yönetimlerce kalıcı olarak destekleneceği planlamaların yapılması ve tarım ve mera arazilerinin korunması için gerekli yapılanmayı sağlamaları konusunda ortak planlama ve etkinlikler gerçekleştirilecektir.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak diyoruz ki; Üretimdeki yapısal sorunlara kalıcı çözüm getirilmeli, üretim maliyetleri düşürülmeli, çiftçimizin kazandığı, tüketicinin makul fiyatlarla ürüne ulaşabildiği bir planlama yapılmalıdır.

PLANLI TARIMSAL ÜRETME GEÇİLMELİ

Ülke ve bölgeler düzeyinde büyük ova koruma alanları başta olmak üzere korunan ve sulanabilecek olan tarım arazilerimizin artırılarak üretim miktarı artışı, ürün çeşitliliği, üretim sürekliliğini sağlayacak ve Tarım Kanunu’na göre belirlenen zamanında ödenecek somut desteklerle yönlendirilecek “Planlı Tarımsal Üretim”e geçilmelidir.

GİRDİ MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ

Tarım sayımı bir an önce yapılmalı, meralar korunmalı ve mera ıslahları hızla yapılmalıdır. “Tarımsal Üretim Seferberliği” ilan edilmeli, girdi maliyetleri düşürülmeli, ucuz kredi olanakları oluşturulmalı, artırılacak ürün ve girdi destekleri üretime ve üretene verilmelidir. Yerli üretimi ve üreticiyi koruyan “Kamucu Tarım Politikaları” ivedilikle yaşama geçirilmelidir.

Tarım ve gıda sektörü özel sektörün inisiyatifine bırakılmamalı, çiftçilerin ve tarım kesiminin satın alma, eğitim, üretim ve ürün satış konularında güçlenmesi için kooperatifleşmesi desteklenmelidir. Meslektaşlarımızın ve üreticilerin mağduriyetini engellemek ve tarım sektöründe yaşanan olumsuzlukların önüne geçebilmek için çalışarak, araştırarak, ilgili kurumları ve kamuoyunu bilgilendirerek görevimizi yerine getirmeye devam ediyoruz ve edeceğiz.

Biterken bir yıl sırtımızdaki küfe ağırlaştıkça ağırlaştı… Bugünün hikâyesi yarının hikâyesi olmasın diye, şairin dediği gibi bir küçük mutluluk olsun yeni yılın hikâyesi… Demokratik laik sosyal hukuk devletinde barış ve adaletin egemen olduğu bir ülkede, üreticinin ve tüketicinin hep birlikte özgürce mutlu yaşadığı, umudun çoğaldığı, sağlıklı güzel günler dileğiyle, yeni yılınızı kutlarız.”