1600 derecelik sıcaklıkta ekmek parası

Döküm işçileri 1600 derecelik hava sıcaklığında çalışarak, tarım ürünleri için ekipmanlar, parçalar üretip, hem sanayiye, hem tarıma katkıda bulunuyor.

Haber Giriş Tarihi: 29.07.2023 16:22
Haber Güncellenme Tarihi: 29.07.2023 16:22
ilkhaber-gazetesi.com

RÖPORTAJ BAYRAM BULUT

ADANA (İLKHABER)-Döküm işçileri 1600 derecelik hava sıcaklığında çalışarak, tarım ürünleri için ekipmanlar, parçalar üretip, hem sanayiye, hem tarıma katkıda bulunuyor. Ancak döküm işçilerinin ardından yetişen yeni kesim olmadığı için meslekte tehlike çanları çalıyor.

 Adana Yüreğir Metal Sanayi’de döküm işinde çalışan atölyeler bulunuyor. Bu atölyelerde hurdacılardan toplanan döküm madeni klima peteği, boru parçaları, küvetler, araba malzemeleri gibi daha birçok atık malzeme 1600 derecelere varan sıcaklıkta eritilerek geri dönüşüme katkı sağlıyor. Dökümün yapılacağı günler öncesinden bu atölyeler eritilecek malzemelerini topluyor. Ardından ise eritilecek malzemelerin döküleceği kalıplar büyük bir titizlikle hazırlanıyor. Hazırlanan kalıplar atölyenin tabanında oluşturulan yerlere konuluyor. Ardından ise döküm yapılacak gün bekleniyor.

Döküm günü geldiğinde önce işçiler ocağı yakıyorlar. Bin derecenin üzerine çıkan sıcaklığın ardından hurdacılardan toplanan döküm metaller, parçalara ayrılmış şekilde yanan ocağa takviye ediliyor. Sıcaklık madenlerin erime sıcaklığı olarak zaman zaman 1600 derecelere kadar çıkıyor. İşçiler sıcaklığın yüksek kalması için sık sık ocağa takviye yapmaya devam ediyor. Madenin temiz olması için ocağa mermer parçaları da atılıyor. Metaller bu ocakta eriyerek lav haline geliyor. Lav halini alan metaller daha sonra ocaktan işçiler tarafından alınarak tek tek kalıplara boşaltılıyor. Lavların kalıplara dökülmesi de o kadar kolay olmuyor. Kalıpların başına elindeki lav dolu kovalarla gelen işçiler büyük bir titizlikle bu lavları kalıpların içerisine boşaltıyor.

Bu işi yapan işçilerin işin profesyoneli olması gerekiyor. İşçilerin her biri en az 30 yıldır bu işlerde çalışmış kişiler. Ancak son dönemde artık bu işi yapacak çırak yetişmiyor. Mesleklerini sürdüren döküm ustaları da bu konudan dert yakınıyor. Malzemeler dökümden sonra soğutulmaya bırakılıyor. Soğuyan parçalar daha sonra tarım ve sanayide kullanılıyor.  Döküm yapan işçilerin ise çalışmaları esnasında 1600 derecelere varan ısı ya karşı tek silahları su olarak görülüyor. Özellikle ocak başında çalışan işçiler yanlarından buzlu suları eksik etmiyor.

Döküm işi yapan işçiler kendilerinden sonra yetişen kimsenin olmamasından dert yakınıyor. Çırak yetişmediğini söyleyen döküm işçileri, zor olduğu için bu işi kimsenin tercih etmediğini dile getiriyor.

İşletme Ustalarından Ömer Akar ve diğer işçiler sorularımızı yanıtladı. Şimdi döküm işçileri ile yaptığımız röportajı sizlerle paylaşıyoruz.

Burada döküm yaparak hangi ürünleri üretiyorsunuz?

Ömer Akar: Tarım ürünleri için ekipmanlar, parçalar üretiyoruz. Hem sanayiye, hem tarıma katkıda bulunuyoruz. Doğalgaz vana parçaları üretiyoruz. Ne iş olsa burada yapıyoruz. Yani hem sanayiye, hem tarıma katkıda bulunuyoruz.

İşinizin durumu hakkında bilgi alabilir miyiz?

Durumumuz ortada. Öyle büyük bir kar marjı ile çalışan esnaf yok. Ama kimseye muhtaç kaldığımızda yok. Genele bakarsan eskisi gibi değil işler. Haftada bir döküm yapıyoruz. Önceden daha fazla döküm yapıyorduk.

Çırak sorunu sizin mesleğinizde  yaşanıyor mu?

Bizim işimizde olsun, başka meslek dallarında olsun alttan yetişen eleman artık yok. Eskiden herkes çocuğunu getirir, ‘eti senin kemiği benim’ derdi. Çalıştırırdı, para pul istemezdi. Şimdi gelen paraya bakıyor. Hükümet çırakların gelmesine izin vermiyor. Herkes çocuğum okusun iyi olsun diyor. Ama meslek sahibi de olması gerekiyor çocuğun.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Benim ismim Mehmet Gölge.

Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz? 

35-40 yıldır bu işi yapıyorum.

Hava aşırı sıcak ve lavların arasında çalışıyorsunuz. Buna nasıl dayanıyorsunuz?

Alıştık artık sıcağa. Vücudumuzun dayanıklılığından dolayı biz dayanıyoruz ama başka insanlar dayanamazlar. Yaşanan aşırı sıcak ortamda cehennem sıcağını yaşıyoruz. Çok sıcak oluyor ama mecburuz. Yaptığımız iş bu. Yıllardır bu işi yapıyoruz.

Bir yere bağlı mı çalışıyorsunuz?

Biz serbest çalışıyoruz. Bugün buradayız. Haftanın 3- 4 günü döküm döküyoruz. Burası  çalıştığımız bazı yerlere göre havadar. Dökümün erime derecesi 1300 dereceyi buluyor. Adana sıcağı çok kötü zaten. Millet gölgede otururken oflayıp duruyor. Birde bizi düşünün.  Serinlemek için su içiyoruz. Esen yerlerde duruyoruz. Ama esen yer yok. Dökümü döktükten sonra çıkıp gölge bir yerde oturuyoruz.

İşçilerden Eren Mahmat kendisinin 50 yıldır bu işi yaptığını söyledi.

Siz kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?

50 yıldır bu meslekteyim. İlk okulu bıraktıktan sonra bu işe girdim.

Sıcağa nasıl dayanıyorsunuz?

Alıştık bu sıcağa, 150 dereceye kadar dayanabiliyoruz. Biz alıştığımız için sıcaklık bize normal geliyor. Ama dışarıdan gelen için zor bir durum. Oturduk mu iki dakikalığına serinliyoruz.

Çırak yetişiyor mu mesleğinizde?

Şuanda bizden sonra yetişen kimse yok. En kötü meslek mesleksizlikten iyidir. Bu meslek olmazsa dünyada hiçbir şey olmaz. İnşaat mühendisi olmaz, kepçeler olmaz, iş makinesi olmaz. İllaki bu meslek olacak.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Ali Erciyes

Siz burada ne yapıyorsunuz?

Çıkan kalıpların temizliğini yapıyorum.

Sıcakta çalışmak zor değil mi?

Ekmek parası için mecburen çalışmak zorundayız. Ekmek parası için sıcağa dayanıyoruz. 1990’dan bu yana bu işin içerisindeyim. 35 yıldır bu işi yapıyorum. Sıcağa ekmek paramız için katlanmak zorundayız.

En sıcak yer olan 1600 derecelere yükselen ocağın başında bulunan Murat Kuşçu mesleklerinin zorluklarını yanıtladı.

Ocağı nasıl yakıyorsunuz?

 Ocağı odunla tutuşturuyoruz. Sonra taş kömürünü atıyoruz yakıyoruz. Isı iyice arttıktan sonra daha önce toplanan metal parçaları ateşin içerisine fırına atıyoruz. Ürün temiz çıksın diye içerisine mermer parçaları da atıp yakıyoruz. Bizim görevimiz bu.

Sıcaklık kaç derece oluyor ve nasıl dayanıyorsunuz?

 Çok sıcak ama mecburen dayanmak zorundayız. 1600 derece sıcaklıkta çalışıyoruz. İnsanoğlunun dayanamayacağı bir şey yok. Yeter ki istesin.

Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?

 52 yaşındayım. 40 yıldır bu işi yapıyorum. Bizden sonra yetişen nesil yok. Zor diye kimse bu işi yapmıyor.

Sizi tanıyabilir miyiz?

İsmim Önder Akar.

Siz burada ne yapıyorsunuz?

Fırını yakmada göreliyim bende. Bu işin en önemli yeri fırın kısmı. Burada her şeyin düzgün gitmesi gerekiyor. Eğer burada bir şey düzgün gitmezse, aşağıda düzgün iş çıkmaz. Ocağı takip etmemiz şart ocak başında çalışmak zor gerçekten.

Nasıl serinliyorsunuz?

Serinlemek için buzlu suyu yanımızdan eksik etmiyoruz. Hem içiyoruz, hem elimizi başımızı suyla yıkıyoruz.