Erzincan'da yaşanan altın madeni felaketi, bölgede büyük bir çevre ve insan sağlığı riski endişesine neden oldu. Felaket yaşanan madende altın ayrıştırmasında siyanür kullanımı bu endişeleri artırdı.
Erzincan'ın İliç ilçesinde Çöpler Köyü yakınlardaki altın madeninin bulunduğu geniş bir alanda toprak kayması meydana geldi. AFAD açıklamasında, 9 ilden personel sevk edildiği bildirilirken, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ilk açıklamasında 9 işçiye ulaşılamadığı bilgisi verdi.
Adana Barosu Avukatlarından İsmail Hakkı Atal, felaket yaşanan altın madeninin, bölgede geniş bir çevrede siyanürden kaynaklı olarak insan yaşamına ve doğaya zarar verecek risk taşıdığını açıkladı.
İsmail Hakkı Atal, söz konusu madenin ruhsatının iptal edilmesi ve 66 milyon ton olan zehirli atık havuzunun 200 milyon tona çıkarılmak istenmesine karşı hukuk mücadelesi başlattıklarını ifade ederek, "Malatya, Tunceli, Tunceli'deki Munzur Çevre Koruma Bölgesi, bunların hepsini yok edecek şekilde madeni geliştirmek istiyorlar. Bizim bu konuyla ilgili hukuk mücadelemiz başlayalı 3 yıl oldu. Bu madende atık havuzu kapasitesi arttırılmış olsaydı daha büyük bir felaket yaşanacaktı" diye konuştu
Avukat İsmail Hakkı Atal, maden ocağının fay hattı üzerinde olduğunu ve bunun ciddi bir risk oluşturduğunu vurgulayarak, altın madeni ocağının biran öne kapatılması gerektiğini kaydetti.
Erzincan'ın İliç ilçesinde Çöpler Köyü yakınlardaki altın madeninin bulunduğu geniş bir alanda toprak kayması meydana gelmesi ve bu madende yapılan işlemlerde siyanür kullanılıyor olması, siyanür kullanımı ve riskleri konusunda vatandaşlar tarafından merakla araştırılmaya başlandı.
Siyanürün pek çok metalle kolaylıkla birleşebilme özelliğine sahip olduğunu, bunun da altın gibi metallerin cevherinden ayrıştırılmasında onu kullanışlı bir kimyasal yaptığını belirten uzmanlar, "Altının cevherden ayrıştırılması için yaygın olarak kullanılan çözelti, sodyum siyanür çözeltisidir. Altın madenciliğinde kullanılan iki tip ayrıştırma yöntemi söz konusudur" dedi.
Bunlardan birinin yığma çözündürme (Yığın liçi) olarak bilinen yöntem olduğunu anlatan uzmanlar, "Bu yöntemde, açık olarak yapılan ve dev toplama pedleri üzerine serpilmiş devasa yığınlardaki cevher üzerine siyanür solüsyonu püskürtülerek uygulanır. Siyanür, altını cevherden çözerek çözeltiye dahil eder ve yığın üzerinden akıp gider. Pedler altından ayrılmış metal çözeltiyi toplar ve bu durum cevher tamamen tükenene kadar devam eder. Tank liçi ayrıştırma olarak bilinen diğer yöntemde ise, cevher, geniş tanklar içerisindeki siyanür solüsyonuyla karıştırılır. Dökülme olasılığı bulunan bu sürecin son derece kontrollü yapılması gerekir. Çünkü, cevher artığı olarak ortaya çıkan atık, büyük bentlerin (atık barajlarının) arkasında depolanır ve olası sızmalarda felaketle sonuçlanan senaryoların gerçekleşmesine yol açabilir. Altın kazanımından sonra ise, atık havuzuna atılacak siyanürlü su, kontrol edilmeli, doğaya deşarjı önlenmelidir. Bunun için özel atık barajı dizaynları gerekmektedir. Burada asıl önemli olan, tank liçi ayrıştırma yönteminde kullanılan sodyum siyanürün (NaCN), pH değerinin sürekli olarak 10-11 aralığında tutulmasıdır. Çünkü düşük pH’da NaCN bozulur ve hidrojen siyanüre (HCN) dönüşür. Bu gaz son derece öldürücüdür." ifadeleri kullandı.
Siyanürün, çevreye yayıldığında, tüm canlı yaşamı için ölümcül tehlike oluşturan son derece tehlikeli bir kimyasal olduğuna dikkati çeken uzmanlar, şunları kaydetti:
"Örneğin siyanür dökülmeleri, içme suyu kaynaklarının kirlenmesine, çok sayıda balık türünün yaşamını kaybetmesine ve tarım alanlarının zarar görmesine neden olur. Bütün yasalar ve kurallar olmasına karşın, siyanür kullanımıyla ilgili riskler yine de mevcuttur ve kaza ihtimali vardır. Yakın tarihte yaşanan facialar, çok sayıda insan ve diğer canlı türlerinin hayatına mal olmuştur.
Örneğin Meksika'da 2014 yılında yoğun yağışlar sonrası, 500.000 galon siyanür çözeltisi, Proyecto Magistral madenindeki istinat havuzundan dışarıya taştı.
Kırgızistan'da 1998 yılında 2 ton sodyum siyanür taşıyan bir kamyon Barskoon Nehrine düştü, böylece 2 binden fazla insan tıbbi yardıma muhtaç kaldı.
Romanya'da 2000 yılında bir atık barajı patladı, Birleşik Devletler'de 1982 yılında Zortman-Landusky madenindeki 52.000 galon siyanür çözeltisi, Zortman kasabasına içme suyu sağlayan su taşırları (akifer) zehirledi."